Hiçbir kurum siyasete ve siyasilere alet olmamalı…

Abone Ol

   Yüksek Mahkeme, “sahte diploma” soruşturması çerçevesinde dün gazetecilerden kaçırılarak, çok erken saatte mahkemeye çıkarılan UBP Girne Kadın Kolları Başkanı Fatoş Ünal’la (Juju) ilgili açıklama yaptı…

    Bana göre çok gereksiz bir açıklama… Bazen hiçbir şey söylememek, bir şey söylemekten çok daha iyidir.

    Aslında esas açıklama yapması gerekenler Başsavcılık ve Polis Genel Müdürlüğü’dür ama onlar da Yüksek Mahkeme gibi aslında sırf açıklama olsun diye açıklama yapacaksa hiç yapmasınlar.

    Yüksek Mahkeme’nin açıklamasında insanların bilmediği bir şey yok ki…

    Soruşturma çerçevesinde tüm zanlılar en az üç gün tutuklu kalırken, Fatoş Ünal’ın hiç içeride yatmadan direkt tutuksuz yargılanmasına karar verilmesinin nedeni o açıklamada anlaşılmıyor.

   Tüm zanlılar basın mensuplarının önüne çıkarılırken, şakır şakır fotoğrafları çekilirken, Fatoş Ünal’ın neden gazetecilerden kaçırıldığının cevabı da yok açıklamada.

    Hiçbir zanlı bu kadar erken, mesainin ilk dakikalarında mahkemeye çıkarılmazken, Fatoş Ünal’ın neden yangından mal kaçırırcasına mesainin ilk dakikalarında mahkemeye çıkarıldığının cevabını da bulabilmiş değiliz.

    Bugüne kadar zanlılar en erken 09.30’da mahkemeye çıkarılırken, Fatoş Ünal için mesainin ilk dakikalarının seçilmesi tesadüf müdür?

    Ortada bir kıyak var, ortada bir kollama var, ortada bir torpil var, ortada bir ayrıcalık var.

    Bunu herkes görebiliyor, bunu aptallar bile anlar.

    Bu ayrıcalık vicdanları sızlattı, kamuoyundan sert tepki gördü.

    Peki Yüksek Mahkeme neden açıklama yapma ihtiyacı hissetti?

    Yüksek Mahkeme açıklamasında “Fatoş Ünal’ın mesai saatleri içerisinde teminat talebiyle mahkemeye getirildiği” belirtildi.

    Bunu herkes biliyor zaten… Evet mesai saatleri içinde, “mesai saatleri dışında” diyen yok ki.  

    Mesele şu ki; mesai saatleri içine ama mesainin ilk dakikalarında, bu soruşturma çerçevesinde bugüne kadar kimse o kadar erken mahkemeye çıkarılmadı.

    Açıklamada, polisin zanlı ile ilgili mahkeme huzurunda tutukluluk talebinde bulunmadığı, zanlıyı teminata bağlama talebinin de mahkeme tarafından uygun görüldüğü belirtildi.

    Ayrıca, zanlının, aleyhine getirilen davalardan yargılanmak üzere teminata bağlanarak serbest bırakıldığı da kaydedildi.

     Bunları da biliyoruz, zaten “tutuksuz yargılama” konuda yargıca ya da mahkemeye bir suçlama yok ki.

     Başsavcılık ve polis herkese tutukluluk istedi ama Fatoş Hanım için istemedi, ilgili tahkikatın yapıldığına ve yeterli olduğuna karar verdiler. Yargıç da tutukluluk istenmediği için Fatoş Ünal’ın serbest yargılanmasına karar verdi.

     Bunları da anladık, anlamayacak bir şey yok yargıcın neden böyle bir karar vermediğine… Aklımızdaki esas soruya cevap değil bu.

     Esas cevap Başsavcılıktan ve polisten bekleniyor. Herkese tutukluluk verdiniz ama tutuklanacağı, mahkemeye çıkarılacağı korkusu içinde uzun zamandır ülkeye gelmeye çekinen, aranan, “adaletten kaçan” pozisyonuna düşen Fatoş Ünal için bir gece olsun tutukluluk düşünemediniz ha?

     Başkaları için düşündünüz; bu ülkede bakanlık yapmış kişi için, üst düzey yöneticiler için, polis ve asker zanlılar için tutukluluk var ama Fatoş Hanım için yok. Sonra da sizin adil olduğunuzu ve kendi isteğinizle bunu yaptığınızı, müdahale olmadığını düşünmemizi istiyorsunuz değil mi?

    Çünkü biz aptalız, geri zekalıyız, hiçbir şey düşünemiyoruz, hiçbir şey göremiyoruz sanıyorsunuz?

     Hade buna gerekçe buldunuz diyelim… Mesela, “Fatoş Hanım yurt dışındayken aslında biz soruşturmayı tamamladık, tüm bulguları elde ettik o nedenle tutuklama istemedik” diyebilirsiniz. Bu da içime sinmez ama neyse hade kabul ettik diyelim.

     Peki Fatoş Hanım’ı neden gazetecilerden kaçırdınız, neden gözlerden uzak gizli gizli mahkemeye çıkardınız? Şimdi biz bunu iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmezsek haksız mıyız?

      Bu arada Yüksek Mahkeme, anlaşılan kimsenin “mesai” meselesine takılmasını istemediğinden, açıklamanın sonunda “teminat ve tutukluluk işlemlerinin gerek mesai saati içerisinde gerekse de mesai sonrası veya hafta sonu belirli bir zamana bağlı olmaksızın yapıldığına” dikkat çekti.

      E biz bunu da biliyoruz… Bildiğimiz şeyleri tekrarlamanız Fatoş Ünal skandalını ortadan kaldırmaz ki.

     Bu açıklama hiçbir şey ifade etmiyor ama bizi üzüyor, neden mi?

     Siyasi yöneticilerin sebep olduğu bir mesele nedeniyle, Yüksek Mahkeme açıklama yapma gereği duymuş. Bu ülkede en güven duyulan kurumu bile içine düşürdükleri, içine çektikleri duruma bakar mısınız? Gerçekten üzüntü verici…

     Başsavcılığın, Polis Genel Müdürlüğü’nün söyleyeceği bir şey var mı acaba?

     Ne diyecekler? Açıklama yapsalar, merak ettiğimiz soruların cevaplarını vermeyecek, bize hikâye anlatacaklar.

     Kim ne derse desin, Başsavcılık, polis ve maalesef yargıç, bir şekilde Fatoş Ünal’a yapılan torpile alet olmuştur. Bu intibaı hiçbir şekilde değiştiremezsiniz… Aklı olan herkes bunu görebiliyor, anlayabiliyor…

      Yapılan anketlerde polis ve yargı her zaman en güvenilen kurumlar olarak çıkıyor. Ne olur toplumun güvendiği, en güvenilir bulduğu az sayıda kurum arasında olan yargıyı ve polisi bu durumlara düşürmeyin. En güvenilen kurumlar, en güvenilmeyen siyasete ve siyasilere alet olmasın…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }