“Bu kadarı da olmaz” dediğimiz ne varsa bu ülkede oldu ve olmaya da devam ediyor.
Bir ülke düşünün ki o ülkenin havaalanında İngilizce pano bulunsun ama o yazılanlar İngilizceden başka her şeye benzesin…
O panoda yazılanları, en düşük İngilizce bilenler bile hayretle karşılasın, yadırgasın…
Havaalanına adı verilen Şehit Pilot Binbaşı Fehmi Ercan için, ona saygı anlamında bir köşe hazırlandı…
Şehit Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın portresi ve yazılı biyografilerinin bulunduğu köşe, kısa süre önce açılışı yapılan Yeni Ercan Havaalanı’na yer alıyor.
Yeni Ercan Havaalanı, uluslararası halklardan insanları da konuk ediyor ya, Şehit Pilot Binbaşı Fehmi Ercan’ın İngilizce biyografisi de eklendi oraya, yabancılar da burada portresi bulunan bu kişinin kim olduğunu anlayabilsin diye.
Ancak gelin görün ki bu İngilizce biyografi panosu tam da kaş yapayım derken göz çıkarma meselesine dönüştü.
Öyle kötü bir İngilizceyle yazıldı ki İngilizce demeye bin şahit ister.
Adeta bunu yazan kişi, kendine özel bir dil yaratmış gibi.
Tabii ki orta derece İngilizce bilen kişiler bile o panodaki skandalı fark etti.
İşe bakar mısınız? Havaalanına konulan, dünya elemin görüp okuyacağı İngilizce pano, bir felaket.
Okullarda “Nasıl İngilizce yazılmaz” diye bir ders verilse ancak bu kadar olur.
Kim emir verdi bu panonun yazılmasına, kim yazdı, kim kontrol etti, kim yerleştirdi?
Bu ucube yazılar koskoca panoya yazılırken bir Allah’ın kulu bakmadı mı? Bu işlerden anlayan bir uzman yok mu?
Hangi bakanlık, hangi daire üstlendi bunu? O dairede bunu kontrol edecek yetkinlikte biri yoksa, bir uzmandan, dıştan bir hizmet alınamaz mı?
Bu durum, hem havaalanına ismi verilmiş kişiye saygısızlık, hem de cahilce bir pano hazırlandığı için de bu ülke, bu toplum adına bir utançtır.
Vatandaşlar fark edince ve sosyal medyaya, ardından da medyaya düşünce, panonun üzeri siyah bir bezle kapandı, söz konusu ayıbı örtmek için.
Ancak üzeri siyah bezle kapanan pano, söz konusu ayıbı örtemez…
Kimisi yine önemsemedi bu durumu, “Ne olacak düzeltir yenisini koyarlar” diye.
Başımıza ne geldiyse zaten, küçük gibi görüp önemsemediğimiz hatalardan, yanlışlardan, skandallardan geldi.
Küçük gibi gördüğümüz, hatalar, beceriksizlikler, ihmaller, istismarlar büyüye büyüye en sonunda ülkeyi yaşanmaz bir hale getirdi.
Bu tabela bir bilgisizlik, bilinçsizlik, cahillik göstergesidir, bir halt olmadığı halde kendini bir şey zannetmenin, cahil cesaretinin en canlı örneğidir.
Bu ülkede herkesin her şey olabileceğini zannetmesi iflasının göstergesidir aslında.
Bu panodaki İngilizcenin aslında çok kötü bir İngilizce olduğunun farkında bile değildir bunu yazan ve ne yazık ki ona bu görevi veren de bunun farkında değildir. Ne acı bir durum…
Herkes her şeyi yapabilseydi, dünyada farklı uzmanlık alanları, farklı meslekler olmazdı…
Herkes her şey olabilse insanlar üniversitelerde okumaz, alanlarında uzmanlaşmazdı.
Herkesin her şeyi yapabileceğini zannettiği gelişmemiş bir ülkeyiz biz, az gelişmiş bile değiliz.
Bu panodaki kötü İngilizce nedir biliyor musunuz? Bu ülkede liyakatin öldüğünün bir göstergesidir.
Liyakat ölmüştür ruhuna Fatiha…
Devlet kadrolarındaki yetkili makamlara, kim olursa olsun, eğitimi, uzmanlığı ne olursa olsun buralara yerleştirilebileceği ve bu işi yapabileceği sanılıyor.
Oralar için işe uygunluk, işe yaraşır olmak yani liyakat hiç önemli değil, partili olsun, ahbap olsun, tanıdık olsun yeterli…
Partili olsun, ahbabım olsun da gerekirse kara cahil olsun hiç önemli değil.
Öyle olunca da böyle fiyaskolar olur, bu ne ilktir ne de son olacaktır.
Yeni havaalanına Kıbrıs Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük’ün isminin verilmesi önerildiğinde en yetkili kişilerden birisi gitmiş ve bu panoların önünde poz vererek, “Havaalanının ismi değişmeyecek, Ercan olarak kalacak” demiş, Şehit Pilot Binbaşı Fehmi Ercan için hazırlanan bu köşeyi de kanıt olarak göstermişti.
Keşke bu sözleri söyler ve “değişmeyecek” derken, o İngilizce panoda neler yazıldığını da bilebilse, fark edebilse ya da bir uzmana gösterebilseydi.
Bu ülkede bazı yetkili makamların işi gücü hava atmak, boş konuşmak, boş işler yapmak.
Onlarca kez fiyaskoya imza atsalar da bir şey değişmiyor, çünkü bundan utanmıyor, rahatsız olmuyor, istifayı düşünmüyorlar.
Her yapılan hatayı da “Olur böyle şeyler” deyip normal karşılayan bir kitle oldukça, başımıza daha çok işler gelir. Gerçi başımıza gelecek daha ne kaldı ki o da başka bir mesele.
Liyakat ölmüş, değerler yerlerde sürünüyor, batmışız boğazımıza kadar da farkında bile değiliz. Vasatın bile altındayız, kötünün iyisini bile bulamıyoruz… Geçmiş olsun…