Her gazeteciye nasip olmaz onun yaptıkları, eriştikleri, başardıkları…

Abone Ol

  Meslek büyüklerimiz bir bir aramızdan ayrılıp gidiyor…

  Gazeteci ölümlerinin aynı yıl kısa aralıklarla olması tuhaf bir rastlantı mıdır acaba?

  Aynı çevrelerden insanlar, yakın kişiler arka arkaya öldüğünde, önce gidenin diğerlerini çağırdığı söylenir halk arasında.

  Ben böyle şeylere inanmam ama buna gerçekten inananlar var…

  Buna benzer bir şey oldu sanki, duayen gazetecileri art arda kaybediyoruz.

  İçinde bulunduğumuz 2023 yılında çok insan öldü sanki, geçmiş yıllardan daha çok gibi… Ne bileyim, ölenler arasında çok tanıdıklarım olduğundan mıdır nedir öyle geliyor bana…

  Bugün meslek büyüklerimizden Özcan Özcanhan Abimizi de kaybettik.

  Özcan Abim, 10 parmağında 10 marifet olan çok yönlü bir insandı…

  Öfkeli, isyankâr ama dünya tatlısı bir abimizdi…

  Mesleğe başladığım ilk yıllarda Özcan Abi’den çekinirdim, sanki bir şey söylersem kızacakmış gibi gelirdi bana…

   Bir basın toplantısında, tam da korktuğum oldu, herkes yerini almış oturmuş, ben de çantamdan not defterimi çıkarmaya çalışırken Özcan Abi’nin önünde ayaktaydım.

   Özcan Abi, “Sen de kimsin, ayak içinde dolaşıyorsun, otursana oğlum” dedi.

   Yedim fırçayı ama “Ben Ali Baturay, Halkın Sesi’nde çalışıyorum” diye sorusuna cevabımı verdim…

   Aslında o bana kim olduğumu sormamıştı, bir tepki ifadesiydi konuşması.

   Ben kendimi tanıtınca, başını yana eğdi, “Sanki de sana adını sordum” der gibi…

   Sonra o öfkeli adam anlık bir değişiklikle tonton bir amcaya dönüştü, omuzumu sıktı, “Yani Akay Cemal’ın yeni prensisin. Görüyorum haberlerini” dedi.

   Özcan Abimin, haberlerimi okuyor olmasına, ismimi bilmesine çok sevinmiştim.

   Mesleğin ilk yıllarında, genç gazeteciler için önemlidir böyle şeyler, biliniyor olmak, beğenilmek, meslek büyükleri tarafından takdir görmek… Paradan daha kıymetlidir…

   Bir dönem basın toplantılarının değişmez ismi, en renkli kişisiydi Özcan Abimiz…

   Söylene söylene gelirdi basın toplantılarına, kendi gelmeden sesi gelirdi, hep bir şeylerden şikâyet ederdi…

   Öfkeli konuşmasının arasına bir espri katar ya da komik bir anısını anlatır hemen ilgi odağı olurdu.

    Basın toplantılarında kısa soru sormazdı, uzundu soruları, kendi fikrini de katardı soruya, cevaptan tatmin olmazsa bir daha sorardı…

   Kıbrıs sorunuyla ilgili bir basın toplantısıysa üstelik de salonda Rum gazeteci veya başka yabancılar varsa, onlar da anlasın diye sorusunu İngilizce sorar, karşıdan da cevabı İngilizce isterdi.

  Bazen “Acaba dünyaca ünlü Reuters Ajans’ta çalıştığı için direkt İngilizce cevap almak daha kolayına mı gider?” diye düşündüğüm de olurdu.  

  Böyle zamanlarda, “Şimdi Özcan Abi İngilizce soru soracak” derdik ve yanılmazdık.

  Gazetecilikte yapılması gereken ne varsa yaptı, hatta emin olun fazlasını yapmıştır…

   Her gazeteciye nasip olmaz onun yaptıkları, eriştikleri, başardıkları…

   Hem gazeteciliğinde hem de hakemliğinde “sert”, “kararlı”, “bildiğinden dönmez” diye bilinirdi…

    Hem gazeteci camiasının hem de spor camiasının sevgilisiydi Özcan Abimiz…

    Bu arada “sert, öfkeli, isyankâr” diyoruz ya, çok da duygusaldı, yumuşacık bir kalbi vardı, kaç kez gözyaşı döktüğünü de gördüm…

    Rahmetli Bilbay Eminoğlu Abimizle, şakalaşmalarına, atışmalarına bayılırdım.

    Rahmetli Halil Kaymaklılı Abimizle ve Akay Cemal Abimizle de arası çok iyiydi, onların birlikte sohbetlerini, şakalaşmalarını çok severdim, mutlaka can kulağıyla dinlerdim.

    Hiç unutmam, Özcan Abimiz bir dönem Lefke Avrupa Üniversitesi’nde “gazetecilik” dersleri veriyordu. Özcan Abi, öğrenciler için bulunmaz bir nimetti, deneyimlerini aktarıyor, onlara meslekte yararlı olacak pratik bilgiler öğretiyordu.    Öğrencileri onu çok seviyordu. Öğrenciler de böyle bir değerden ders almanın bir ayrıcalık olduğunun farkındaydı.

    Şikâyet gelmiş, “Üniversite mezunu olmayan birisi, üniversite öğrencilerine ders veremez” denmiş ve ders vermesi engellenmişti.  

    Özcan Abim üzülmüş buna da isyan etmişti… Onu tanıyan herkes biliyordu ki bu gerekçe ya da kural, Özcan Abi için geçerli olamazdı.

    Nice üniversite mezunları vardı ki Özcan Abi’nin yanına bile yaklaşamazdı.   

    Gazetecilikteki yetenekleri, engin bilgisi, genel kültürü, ülkenin önemli tarihi dönemlerini bizzat yaşamış olması, girişkenliği, etkili tarzı, çok iyi İngilizcesi ve Yunancası hangi üniversite mezununda vardı ki?

    Mesela Reuters gibi bir dünya markası, onun üniversite mezunu olup olmadığına hiç bakmamış, onu istihdam etmiş ve o da yıllarca bu görevi yapmıştı…  

     Birçok yaştan çok sayıda gazeteciye mutlaka dokunmuştur Özcan Abi, genç gazetecilere yardımcı olmuş, kılavuzluk etmiş, onlara deneyimlerini anlatmıştır...

    Birçok başarıya imza atmış, basın ve spor camialarının unutulmaz ismidir o…

    Bu dünyadan bir Özcanhan geçti, seni hiç unutmayacağız Özcan Abi…      

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }