Hep iktidar olmak istenir hep bunun için beklenir

Abone Ol

Olduktan sonra da ne kadar yanlış varsa gerçekleştirilir ki millet çatlasın da patlasın da!...                           

STATİKİ  bilgileri severim. Şimdilerde “veri, veriler” de derler. Yol haritası gibidirler. “Nerden nasıl geldik, nereye nasıl gideceğiz” sorularımıza cevap vermekle kalmazlar. Geçmişin yarar ve zararlarının, iyi ve kötünün, dahası akılla budalalığın kıyaslamalarını yapacak olanağı da verirler..  

NİTEKİM son dönemlerde bizde de bu tip statiki bilgiler (veya veriler)  daha sık görülmeye başlandı. Özellikle hükümet cephesi  son dönemlerde sık sık yayımladığı statiksel bilgilerle en azından merakımızı giderecek bir tutumda  “nereden geldik nereye gidiyoruz” yada “neydik ne olduk be ağabey” dedirtecek  “meraklı sorularımıza” cevap vermekte...                                                             

BUNLARDAN bir yenisi geçtiğimiz günlerde “yabancıların ülkede mal alıp almamalarına” ilişkin İnşaat Müteahhitleri Birliğinin  başkanı Cafer Gürcafer tarafından yayımladı. Ağırlığını aramızdaki “yabancıların ülkede mal almaları yada almamaları gerektiği”  gibilerinden sorulara Kuzey’deki topraklarımızı içine alan  ve daha sağlıklı cevaplar verebilmeyi  sağlayan verileri teşkil ediyordu..                                                  ***                                                                     

PEKELA neden “toprak varlığımız”  ve aldı başını giden “yeni konut inşaatları” üzerine bu “statiki bilgileri” yayımlanması gereği duyuldu? Sorun neydi?                                      

  BU konuda diyordu ki Başkan Cafer Gürcafer? “Yap sat sektöründe konutlar çoğaldı. Dolayısı ile elde kalanlar ucuza satılıyorlar. Yani sektörü zora sokuyorlar. Mesela İskele, Tatlısu, Esentepe gibi bölgelerde çok sayıda konut inşa edilmektedir. Öte yandan bunu fırsat bilen emlakçıların ucuz konut kapatmaları da sektörü iyice zora sokuyor!...”                                                                                         

Peki  diyoruz: Çare?                                                                                                           ***

 AANLAŞILIYOR  ki aldı başını giden İskele ve öteki yörelerdeki  konut yapımlarında  yavaştan doyuma ulaşılıyor.. Her ne kadar İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Gürcafer “atıl  konut kalmadı” diyorsa da  ardından şunu ekliyor. “Emlakçılar kayıt altına alınmalı!”

Ooo! Yani ülkede konut sektörünün üzerinde daha büyüğünün olmadığı bir ekonomik gerçek yaşanırken bu konuda  “kaydı kuydu mu yoktu?”                                                               YANİ  “ala guduru” derdik, ülkenin en büyük ve hacimli sektörü bu kadar plansız  denetimsiz “yap sat, al sat” mıydı?

 “YABANCILARLA ilgili kayıtlar ciddiyetle yapılmaktadır” denmektedir. Şu kadar zamandır “ciddiyetsiz mi yapılıyordu?

“EMLAKÇILAR kayıt altına alınmalıdır” da deniyor.. Şu kadar zamandır kayıtları yok muydu?                                               

ÜLKENİN en büyük sektörü bu kadar mı gerekli olan kayıtlardan kuyutlardan azadeydi..

HATTA bir tehlikeden bile söz edilmektedir. Şimdi de yabancı firmalar sektörün içine izinsiz giriyorlarmış! Allah Allah bu ülke tekmilinden dingonun bilmem nesi mi oldu?

  DAHASI ülkedeki 2 buçuk milyon dönüm araziden 6 bini yabancılara satıldı deniyor.. Her ne kadar yabancılar 500 dönümden fazlasını satın alamazlar deniyorsa da!                                                       ***                                                                   

  “VESAİRE” DİYORUM VE EKLİYORUM:                                           

Bakın bizim kuşak, ben, ayni zamanda1974’den hemen sonra  görevim icabı bu ülkede Rumlardan kalan evlerin, toprakların, tesislerin ötesi tüm taşınmazların nasıl “ganimet” adı altında yağma edildiklerinin sadece tanıkları değiliz…                                                                                       

 ÖNCLİKLE devlete intikal etmesi gereken konutların alelacele ikametleri için Güney’den göç eden evsiz göçmenlere dağıtılmasını  fırsat olarak kullanan pek çok “gaspçının”  hakkı olmadığı halde nasıl evler tesisler oteller işyerleri kapattıklarının hem tanığıyım  hem de “yapmayın etmeyin önce hak sahiplerini rehabilite edin, sonra ötesine bakarsınız” dediğime, dediğimize  nazire;  Kuzey’de Rum mülkü Rum damgalı iğneden ipliğe ne varsa hepsini de hakkı olmayanların haksızca yağmalamalarına amiyane ifadesiyle “hırsızlıklarına” tanıklık yapmış yurttaşlardan biriyim...

YANİ 1974 Barış Harekâtı sonrasında Kuzey’de  yeni bir sayfa açarken gurur duyacağımız o tarihi dönemi mücadelemizin kahramanlıkları anlatımlarını   değil; nasıl “ganimet” yaptığımızın hikâyeleriyle doldurduk!   

 YANİ özgürlük ve egemenlik mayamızı  yanlış çaldık, öyle olduğu için de bugünlere hep yanlış icraatlarla geldik.. Çünkü hâlâ “doğruları aklın mantığın emrettiklerini gerçekleştirme çabaları maya tutmuyor! Nitekim:

                                                  ***

 BUGÜNE kadar gelip giden iktidarlar ya birbirlerinin yanlış yanlışlarını değiştirip fakat kendi yanlışlarını içeren icraatlarını ikame etti ya da plan program derken artık iğneli bir koltuk halini alan “iktidar” makamında kısa sürede rahatsızlanarak yerlerini yeni yönetim “kadrolarına” bıraktı…                                                                             

DİYECEĞİM  ama bu kez de “kadro” kelimesine ihanet etmiş olacağım çünkü bu ülkede birbirine kenetli politikacılardan oluşan ne “kadro hareketlerini” gerçekleştirecek “birliktelikler” oluşturuldu ne de “mefkûre” dediğimiz “ideal yönetimler” yaratıla bilindi..   Ol alem öyle geldi, böyle gider, devam ediyor…

           

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }