Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkut Uluçam hayvancılığın sürdürülebilir olması için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Uluçam, hayvan yeminin ana hammaddesini “tane mısır” ve “soya küspesinin” oluşturduğunu, bu iki hammadde için yılda yaklaşık 20’şer milyon dolarlık ithalat yapıldığına dikkat çekti. Hayvancılıkta süt verimliliği için yem değerlerinin çok önemli olduğunu belirten Uluçam, sütte verim almak için hayvanlara besin değeri yüksek yemlerin verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Hayvancıkla uğraşan kesimin üçte ikisini küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğunu söyleyen Uluçam, hayvancılığın “babadan kalma tekniklerle” sürdürülemeyeceğini, üreticilerin sürekli yatırım yapmak zorunda olduğunu, ancak aile işletmelerinin yatırım yapmasının zor olduğunu dile getirdi.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Erkut Uluçam, BAĞIMSIZ TV’de Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay ile Köşe Yazarı Emin Akkor’un sunduğu “Empati” programına konuk oldu.
Uluçam: Nisan ayından beridir ‘et tartışması’ devam ediyor
Erkut Uluçam, hayvan üreticileri ile kasapların birbirine girmesinin yönetimsel hatadan kaynaklandığını söyledi.
Uluçam, nisan ayından beridir “et tartışmasının” devam ettiğini, bu süreçte kasaplara kesilen hayvan başına 800 TL’lik teşvik verildiğini, kuzu etinin 550 TL’ye sabitlendiğini, ancak 1 hafta geçmeden kasaplar tarafından bu uygulamanın feshedildiğini, halkın et bulamadığını belirtti.
Uluçam, bu süreçte birçok kasabın “kasap katkı payı” adı altında para aldığını, 9 günlük bayram tatilinde ise halkın et almak için Güney Kıbrıs’a yöneldiğine dikkat çekti.
Toplumun et konusunda ikiye bölündüğünü belirten Uluçam, herkesin Güney Kıbrıs’a geçemediğini söyledi.
“Özel bir firma Binboğa’dan iki kat fazla yem üretiyor”
Erkut Uluçam, Binboğa Yem LTD, Koop-Süt ve iştiraklerinde yaşanan sorunlara da değindi.
Uluçam, yaklaşık 100 çalışanın bulunduğu Binboğa Yem LTD’de üretilen ve satılan yem miktarının günlük 100 ton civarında olduğunu, ancak başka bir özel firmanın 60 personelle Binboğa’dan iki kat fazla yem ürettiğini kaydetti.
Hayvancılığın sürdürülebilir olması için maliyetlerin düşürülmesi gerektiğini belirten Uluçam, yemin ana hammaddelerinden birini “tane mısır” ve “soya küspesinin” oluşturduğunu ve bu iki hammadde için yılda yaklaşık 20’şer milyon dolarlık ithalat yapıldığını dile getirdi.
“Yem üretmek için hammadde ithal edilmek zorunda”
Uluçam, rasyonlara bakıldığında, yemin yüzde 50’sinin arpadan oluştuğunu, ancak iklim koşulları nedeniyle geçmiş yıllardaki gibi talebi karşılayacak yeterince arpa üretilemediğini belirtti.
Senede yaklaşık 130 bin ton arpa ithal edildiğini dile getiren Uluçam, yem üretebilmek için birçok hammaddeyi ithal etmek zorunda olduklarını söyledi.
“Güney Kıbrıs’taki işletmeler ‘hellim’ satarak kazanç sağlıyor”
Uluçam, Güney Kıbrıs’ta da birçok hammaddenin ithal edildiğini, ancak Güney Kıbrıs’ın AB içerisinde üreticilere litre başına 0,64 Cent/Euro olarak en yüksek süt bedelinin verildiği ülkelerin arasında olduğunu dile getirdi.
Güney Kıbrıs’taki işletmelerin sütü “hellim” olarak yüksek fiyatlara Avrupa Birliği’ne satabildikleri için kazançlarının daha iyi olduğuna dikkat çeken Uluçam, KKTC’de bu durumun henüz oluşmadığını kaydetti.
“1 Temmuz’dan itibaren hellim satış yapılabilecek”
1 Temmuz’dan itibaren hellim tesciline bağlı Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Avrupa ülkelerine hellim satışı yapılabileceğini belirten Uluçam, sürecin sonuna gelindiğini, şu ana kadar bir sıkıntı olmadığını söyledi.
Denetçilerin ara ara KKTC’de kayıtlı olan üreticileri denetlediğini ifade eden Uluçam, süt işleyen 4 işletmenin PDO’ya kayıtlı olduğunu dile getirdi. Uluçam, süt işletmelerinin hellim tescilinin ardından teknolojik anlamda kendilerini revize ettiğini de söyledi.
“Küçükbaş hayvan sayısı azaldı”
Ülkede küçükbaş hayvan sayısının azaldığını, bu nedenle bu hayvanların sütünün pahalı olduğunu belirten Uluçam, pandemi döneminde hayvan sayısını artırmak için ülkeye Asaf cinsi 700 koyun ithal edildiğini anımsattı.
Uluçam, imalatçıların en büyük sıkıntının “küçükbaş sütünün daha pahalı olması” olduğunu belirtti.
“Hayvancılık ‘babadan kalma tekniklerle’ sürdürülemez”
Hayvancıkla uğraşan kesimin üçte ikisini küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğunu söyleyen Uluçam, hayvancılığın “babadan kalma tekniklerle” sürdürülemeyeceğini, üreticilerin sürekli yatırım yapmak zorunda olduğunu kaydetti.
Uluçam, ülkede para kaynağı inşaat ve turizm gibi başka sektörlerin kurduğu büyük hayvancılık işletmelerinin bulunduğunu, bu işletmelerin yatırım yaparken çekincesinin olmadığını, ancak aile işletmelerinin yatırım yapmasının oldukça zor olduğunu söyledi.
“Verimlilik için yem değerleri çok önemli”
Hayvancılıkta süt verimliliği için yem değerlerinin çok önemli olduğunu belirten Uluçam, sütte verim almak için hayvanlara besin değeri yüksek yemlerin verilmesi gerektiğini dile getirdi.
Uluçam, geçmişte Hayvancılık Dairesi tarafından yem analizlerinin yapıldığını, ancak artık bu analizlerin yapılamadığını vurguladı.
“Yıllarca kullanılan laboratuvarımız yok oldu”
Uluçam, Hayvancılık Dairesi’nin kendi içinde bulunan ve geçmişte yıllarca kullandığı laboratuvarın yok olduğunu söyledi. Erkut Uluçam, laboratuvarın hem personel eksikliği, hem de atıl bırakılması nedeniyle artık olmadığını, ancak Hayvancılık Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası’na göre bu laboratuvarın olması gerektiğini ifade etti.
Yem analizlerinin devlet laboratuvarına gönderildiğini, oradaki personelin asli görevi olmamasına rağmen bu analizleri yapabilmek için büyük uğraş verdiğini dile getiren Uluçam, her hafta yerli ve ithal ürünlerden alınan numunelerin de devlet laboratuvarında analiz edildiğine dikkat çekti.
“Verimli topraklar yitirildi”
Tarımsal arazilerin korunabilmesi için devletin günübirlik planlamalar yerine uzun vadeli planlamaları hayata geçirmesi gerektiğini dile getiren Uluçam, İskele’nin ardından şimdi de tarımsal faaliyetlerin yoğun yürütüldüğü Geçitkale bölgesinde inşaatların başladığını söyledi.
Uluçam, Tatlısu bölgesinde de aynı şeyin geçerli olduğunu, seracılık yapılan alanların azaldığını, verimli toprakların yitirildiğini dile getirdi.
“KKTC’deki çoğu baraj temizlenmedi”
KKTC’deki barajlara değinen Uluçam, çoğu barajın yıllardır temizlenmediğini ve kapasitelerinin düştüğünü söyledi.
Güney Kıbrıs’ın barajlara çok önem verdiğini anlatan Uluçam, Güney Kıbrıs’taki tüm barajların toplam kapasitesinin 330 milyon metreküp olduğunu belirtti. Uluçam, KKTC’deki barajların “maddi sıkıntılar” nedeniyle temizlenemediğini, ancak göletlerin hem doğal canlılık hem de tarımsal anlamda sulama imkanı sağladığına dikkat çekti.
Haspolat Arıtma Tesisi’nde günlük 30 bin metreküp su arıtıldığına da değinen Uluçam, arıtılmış suyla yem bitkisi üretmenin sağlığa zararlı olmadığını belirtti.