Hava ve deniz limanlarımızda, kara sınır kapılarımızda çok ciddi sorunlar var…

Abone Ol

  Bir ülke düşünün ki tüm giriş noktaları sorunlu.

  Hava, deniz, kara giriş- çıkış kapıları son günlerde hep sorunlarla gündemde.

  Hava ve deniz limanları bir ülkenin adeta aynalarıdır, ülkenize gelenler için ilk intibadır.

 Tabii ki kara sınır kapıları da…

  Peki şu günlerde hangisi sorunsuz? Hepsi de sorunlu…

  Dört yılda bitecek havalimanımız tam 11 yılda tamamlandı ama birçok eksiklikle.

  Olması gereken birçok hayati bölüm yok, sıkıntılar yaşanıyor.

  “Biraz dayanın, bunlar geçecek, halledeceğiz” diyorlar ama neden böyle olsun?

   Neden bir havaalanında olması gereken hayati bölümler yok?

   Neden oraya normal elektrik bile bağlanamadı?

   Neden yeni havaalanı yapılır da yine eski pist kullanılır?

   Hepsinin cevabı var bu soruların ama neyi değiştirir ki?

   “Yenidir, bazı eksiklikler olur” deniyor ancak ortadaki eksiklikler kastedildiği kadar masum şeyler değil.

    Sanki de dünyanın her yerinde yeni inşa edilen havaalanlarında bu eksiklikler varmış gibi konuşuluyor.

     Halbuki, yeni havaalanında meteorolojiye, polise, gümrüğe yer ayrılmadı…

     Yurt dışından gelecek mallar için gümrük depoları- soğuk zincir kurulmadı, mal getirilemiyor.

     Özellikle soğuk zincire dayalı ürünler getiremeyen tedarikçiler perişan, satın aldıkları mallar ülkeye giremiyor, başka ülkelerde bekliyor.

     Koskoca havaalanı geçici elektrikle çalıştırılıyor.

    Bu sıcak havalarda birçok bölümde klimalar çalıştırılmıyor…

    Düşünebiliyor musunuz, muhaceret işlemleri sonrası 4 noktadan gümrük otoritesine gelmeden çıkış varmış; havaalanı dışına, duty free shoplara, otoparklara, aprona geçilebiliyormuş.

     Gümrüğe verilen noktada, projede klima yokmuş, X-ray cihazı çıkış kapsının 20 metre sağındaymış.

    Çok katlı otoparkta insanlar kayboluyormuş, çünkü orada da elektrik yok.

    Otomobilini bulmakta zorlanan insanlar telefon ışığından faydalanmak zorunda kalıyormuş, düşüp yaralanma ihtimali varmış...

    Say say sorunlar bitmiyor. Bu kadar eksiği bulunan bir havaalanı mı olur?

    Olmaz tabii ki… Böyle absürt şeyler ancak bizde olur…

    Ya deniz limanlarımız? 21’inci Yüzyıldayız ama bizim deniz limanlarımız 1960’ların limanlarını andırıyor.  Hem Mağusa’da hem Girne’de limanlarda sıkıntılar, sorunlar var.

    Oralarda görev yapanlar son derece sağlıksız ortamlarda çalışıyor.

    Limanlarda, özellikle de Mağusa Limanı’nda fiziki koşullar yetersiz, iyileştirilmesi, günümüz şartlarına uygun, çağdaş hale getirilmesi gerekiyor.

     Fiziki koşulların yetersiz olması bir yana, personel eksikliği de var.

     Mağusa Limanı’nda ambarlara kapasitenin üzerinde yük sokuluyor.

     Bir şekilde yeni ambarlar açılıyor ama yeni ambarlar da kısa sürede kapasitesini dolduruyor.

     GÜÇ-SEN Başkanı Abdullah Özdoğan, artık Mağusa Limanı’nda yer kalmadığını, ithalatın ve ihracatın bu derece arttığı koşullarda mutlaka hükümetin buraya el atması gerektiğini söylüyor ama hükümet edenlerde öyle bir niyet yok.

     Aslında şimdi değil, yıllardır böyle bir niyet yok, çünkü takmışlar kafayı orayı özelleştirecekler.

     Tamam da niyetiniz ne olursa olsun limanlar bu kadar ihmal edilemez.

     Kötü koşullar ve sıkışıklıktan dolayı kazalar olmaya başlamış.

     Geçen hafta 2 metre yükseklikten bir konteyner düşmüş, şans eseri can kaybı olmadı.

     Limanlarda çalışan da yolcu olarak gelen giden de perişan oluyor…

     İthalat yapanın da ihracat yapanın da canı yanık…

     Mağusa Limanı’nda klimalar çalışmıyor, düşünebiliyor musunuz?

     “Otomasyona geçtik” deniyor ama yine özensiz işlerden dolayı sistem çalışmıyor, otomasyona ek yine elle çalışma yapılıyor.

      Otomasyondan önce bir günde biten iş, otomasyona geçtikten sonra üç günde bitebiliyor.

      Otomasyon programı gümrüğe göre yazılmamış, personel hazır yazılmış programa göre hareket etmeye çalışıyormuş ama tabii ki sonuç perişanlık.

      Deniz limanlarına yatırım yapılmalıdır, yatırım yapmadan, kaderine terk ederek sorunlar çözülemez. Batırarak peşkeş çekme anlayışı veya niyetinden vazgeçilmelidir.

      Kara kapıları malum, oralarda da sıkışıklık, uzayıp giden kuyruklar ciddi sorun.

      Uzun zamandır oralarda bir türlü yapılacağı söylenen iyileştirmeler yapılmıyor.

      Başka ülkelerin övünç kaynağı olan limanlar bizde utanç vesilesi durumunda.

      Sonra da turizm adası olmaktan söz ediliyor, bu halle mi turizm adası olacağız, bu perişanlıkla mı? Bu halle ne turizm yapılır ne de ticaret…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }