Başbakan Ünal Üstel, kurultay öncesi, seçimi kazanması halinde ilk yapacağı işin ülkedeki pahalılığı önlemek olduğunu söylemişti.
Bugün de Engelsiz Yaşam Evi’nin açılış töreninde benzer şeyleri dile getirdi.
Üstel, kurultay sonrası ilk Bakanlar Kurulu toplantısını bugün yaptıklarını ve vatandaşlardan aldıkları şikayetleri Bakanlar Kurulu’nun gündemine getirdiklerini belirtti.
Şikayetlerin başında pahalılığın geldiğini, denetimler konusunda da eleştirildiklerini anımsatan Üstel, “Bu konuda bakan arkadaşlarımızla çalışmaya başladık. 2025 yılında halkımıza bu konularda büyük yardımlar yapacağız… Hayatı nasıl ucuzlatabiliriz? Bu çalışmaları yaparak gerek yasal düzenleme gerekse denetim… Ne gerekirse onu yapacağız” dedi.
Satır arasını okudunuz mu?
Kurultay sonrası ilk ele alacakları konu olan “pahalılığı” Bakanlar Kurulunda konuşmuşlar, çalışmaya başlayacaklarmış ama sonuçlarını 2025’te görecekmişiz…
Başbakan, 2025 yılında halkımıza bu konularda büyük yardımlar yapacaklarını söylüyor.
Olmaz Sayın Başbakan, 2025’e üç aydan fazla zaman var, bu halk bu pahalılığa üç ay daha dayanamaz.
Üstelik bu üç ay içinde pahalılık daha da artacak.
“2025 yılı” diyorsunuz, 2025’in hangi ayında, yarısında mı?
“Halka yardımlar yapacağız” diyorsunuz, nasıl yardımlarmış bunlar?
Hemen şimdi tedbir, hemen şimdi ucuzlatma, hemen şimdi denetim.
Kimsenin beklemeye tahammülü yoktur.
Şimdi toplantılara başlayacaksınız da 2025’te mi meyvelerini toplayacaksınız?
Peee, 2025’e kadar hangi vatandaş dayanacak?
2025’e kadar alışveriş daha da Güney Kıbrıs’a kayacak.
Küçük esnaftan, perakendecilerden batanlar, kepenk indirenler olacak.
Alışveriş Güney Kıbrıs’a kaydığı için devlet hazinesi ciddi kayıplara uğrayacak.
Yasal düzenlemeden, denetimden söz ediyorsunuz ama bunu aylar sonra yapacaksanız hiçbir faydası olmayacak.
Hemen şimdi hastayı ayağa kaldırmanız gerekiyor, bekletirseniz ölecek.
Ne gerekirse yapacağınızı söylüyorsunuz da neden 2025’te?
2024’ü kayıp yıl mı ilan edeceğiz?
Size toplumun düşüncesini söyleyeyim mi?
Kusura bakmayın ama pahalılığı önleyeceğinize, hayatı ucuzlatacağınıza kimse inanmıyor?
Üzgünüm ama öyle… Bizi arayan vatandaşlar, birçok yerde karşılaştığımız insanlar hayatın ucuzlayacağını düşünmüyor.
Tam tersine hayatın daha da pahalı olacağına inanıyor herkes.
Tüp gaza zaten zam yapıldı, daha da yapılacağını düşünüyor insanlar.
Elektriğin, akaryakıtın da fiyatının yükseleceğini düşünüyor birçok kişi.
Hemen her şeyin fiyatının yükselmeye devam edeceğine, “girdilerinin düşürülmesi için çalışma yapılmazsa” sanayicinin, ithalatçının, hizmet sektörünün, yani iş çevrelerinin fiyatlarını indirmeyeceğine inanıyor insanlar…
Zaten bu işler 2025’e kalacaksa işimiz duman ama 2025’te de tedbir alınacağına inanç yok.
Bu işler mademki yapılabiliyordu, neden bugüne kadar yapılmadı?
Neden insanlar perişan olmadan halledilmedi bu işler?
Kadro aynı kadro, tutan mı vardı sizi tedbir almanız için, neden yapmadınız?
Şimdi nasıl inanacağız yapacağınıza?
“İlk işim pahalılığı önlemektir” diyorsunuz, sonra da bunu 2025’te yapacağınızı söylüyorsunuz?
Bizi oyalıyor musunuz yoksa? Zamana mı oynuyorsunuz?
İkinci işinizin de enerji sorununa kökten çözüm bulmak olduğunu söylüyorsunuz.
Hade bakalım, görürüz umarım o günleri de…
Peki ya sağlıktaki, eğitimdeki, trafikteki, çevredeki, turizmdeki, çalışma yaşamındaki sorunlar, devlet daireleri ve kurumlarındaki verimsizlik, yolsuzluklar, rüşvet olayları, insan kaçakçılığı, ülke genelinde artan suçlar, polisiye olaylar ne olacak?
İnsanlarımızın göçünü nasıl durduracaksınız? Gençlerin ülkelerine dönmesini nasıl sağlayacaksınız?
Partizanlık, adam kayırma, liyakatsiz atamalar son bulacak mı?
Tüm bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bunlara da bakabilecek misiniz?
Yoksa tüm sorunlara 2027’de mi çözüm bulacaksınız?
Vaat dönemi bitti, şimdi icraat zamanı ama kafalar değişmezse hiçbir şey olmaz.
Hade bizi yanıltın lütfen, siz başarılı olun, yanılan ben olayım da toplum kazansın, inançsız davrandığım için sizden özür dileyeyim. Siz başarılı olun, sorunları çözün ben özür dilerim…