Moore, 1984 yılında yazdığı ve ilk fantastik kurgusu olarak kabul edilen Hypothetical Lizard eserinden 2015 çıkışlı Jarusalem romanına kadar pek çok çalışma kaleme aldı. Yazarın öykülerini tek çatı altında topladığı Illuminations kitabı ise 2022 yılında okurla buluştu.
Alan Moore’un fantastik türle ilgili düşüncesi, yapısökümcü öykü yaklaşımlarında sıkça kullandığı disiplinli bir yaklaşıma benzerlik gösteriyor. Yani türdeki klişelere ya da belirli kalıplara sığınmak yerine, kurguda felsefi konuları tartışmak için yeni ve özgün yollar bulmanın gerekliliği vurguluyor. Game of Thrones için yaptığı eleştiride, türün sunduğu fırsatları kullanmayarak seyirciye daha özgün bir deneyim sunamadığına ve aynı zamanda Tolkien’in estetiğini yansıtmakla ikiyüzlü davranıldığına dikkat çekiyor.
Ünlü yazar karşılaştırma açısından fantastik edebiyat türünde Brian Catling’in The Vorrh üçlemesi ile İskoç yazar David Lindsay’in Arcturus’a Yolculuk eserini daha çok beğendiğini ifade etti. Her iki eserin de yaklaşımlarının gerçekçilikten bağımsız olduğunu ancak bu sırada “Tolkien’in İskandinav Mitolojisinden ödünç aldığı gibi benzer bir yolu seçmediklerini” de vurguluyor.
“Game of Thrones, New York’ta değil de 15. yüzyılda geçiyormuş gibi"
Alan Moore: Game of Thrones’un sadece birkaç bölümünü izledim
Türe dair genel eleştirisini ise HBO’nun en çok izlenen yapımları arasında yer alan Taht Oyunları dizisi üzerinden yapan Moore şunları söylüyor:
“Fantastik bir eserden beni farklı bir zihinsel duruma taşımasını beklerim. Kitaba dalmışken gerçekliğe olan bakış açımı değiştirmesini ve beni tahayyül dahi etmediğim farklı evrenlere götürmesini isterim. Fantaziden beklentim budur.
“Game of Thrones’un sadece birkaç bölümünü izledim, diziyi bununla yargılamıyorum ama, bana 15. yüzyılda geçen bir The Sopranos gibi geldi. Benim gözlemim bu şekildeydi. Kanlı ihanetler ve sonrasında gelen hikâyelerle dolu bir aile draması ama New York’ta değil de 15. yüzyılda geçiyormuş gibiydi.”
Bunlar da ilginizi çekebilir