Karanlık enerjiyle ilgili araştırmanın sonuçları, evrenin oluşumunu açıklamak için kullanılan standart modelin sorgulanmasına yol açtı.
ABD Enerji Bakanlığı tarafından fonlanan ve uluslararası 25 enstitüden en az 400 bilim insanının katıldığı çalışmada, karanlık enerjinin yoğunluğunun zamanla değişebileceği ortaya çıktı.
Karanlık Enerji Araştırması (Dark Energy Survey -DES) adlı projede bilim insanları, karanlık enerji ve evrenin genişlemesiyle ilgili son çalışmaların sonuçlarını paylaştı.
Amerikan Astronomi Topluluğu'nun 8 Ocak'taki konferansında açıklanan bulgular, Şili'deki Cerro Tololo Gözlemevi'nde 6 yıl boyunca 1500 süpernovayla ilgili toplanan verilerden elde edildi. Çalışmada, ABD'deki parçacık fiziği laboratuvarı Fermilab'ın ürettiği 570 megapiksellik Karanlık Enerji Kamerası'yla 758 gece boyunca gözlem yapıldı.
Avustralya'daki Queensland Üniversitesi'nden Tamara Davis, 25 yıl önce yapılan son kapsamlı araştırmada karanlık enerjiyle ilgili bilgi edinebilmek için 52 süpernovanın incelendiğini hatırlatarak, mevcut araştırmanın bunun çok ötesine geçtiğini söyledi.
Davis yeni araştırmada karanlık enerjiyle ilgili bulguların, ΛCDM (lambda-CDM) adlı standart kozmoloji modelinin, evrenin oluşumunu açıklamakta yetersiz kalabileceğini gösterdiğini belirtti.
Bu matematiksel modelde, evreni sürekli genişlettiği ve galaksileri birbirlerinden uzaklaştırdığı varsayılan karanlık enerji sabit değerde ele alınıyor. Ancak son araştırmada bu enerjinin zamanla değiştiği görüldü.
Davis "Karanlık enerjinin zamanla değiştiğine dair ipuçları var. En temel karanlık enerji modeli ΛCDM'nin en uygun model olmayabileceğini gördük" dedi. Araştırmacı, ΛCDM'den tamamen vazgeçilmediğini fakat yeni bulguların "daha gelişmiş bir model ihtiyacı doğurduğunu" söyledi.
DES'in direktörü Rich Kron da "Evren genişledikçe, madde yoğunluğu azalıyor. Fakat karanlık enerji yoğunluğu sabitse, bu da hacim arttıkça karanlık enerjinin toplam oranının da artması gerektiği anlamına gelir" ifadelerini kullandı.