Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, ülkede nüfusun kaç olduğunun bilinmediğini ve bu yüzden iki sene sonra kaç hastaneye, kaç okula, ihtiyaç duyulacağının öngörülemeyeceğini ifade etti.
CTP Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Erhürman ve beraberindeki heyet, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği’ni (KTTB) ziyaret etti. Erhürman’a ziyaretinde milletvekilleri de eşlik etti.
Ülkenin çok zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Erhürman, meslek gruplarının da benzer süreçlerden geçtiğini dile getirdi.
“Ana muhalefet olarak hükümetin meşruiyet sıkıntısı yaşadığı dönemden beri bu yapıyı gayrimeşru bir yapı olarak nitelendiriyoruz” diyen Erhürman, “Meclis'teki insanlar olarak bu arkadaşların ülkeye vereceği zararı minimize etmek yükümlülüğü altındayız. Halkın bizden bir beklentisi var” şeklinde konuştu.
Kendilerinin 5 yıllık uzun vadeli sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınma planından bahsettiğini belirten Erhürman, hükümetin bunu aniden gündemine aldığını ancak muhalefete “Gelin bu planı birlikte görüşelim” şeklinde bir davetin gelmediğini açıkladı.
“Bu memleketin hayrına dair beklentimiz yok”
Ülkeyi yönettiğini iddia eden hükümetten memleketin hayrına bir şey yapacağına dair herhangi bir beklentilerinin kalmadığı görüşünü dile getiren Erhürman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim hak ettiğimiz bu değildir diyerek sokağa çıkma kararını verdik. İnsanlar bunun böyle gitmesine engel olmak gerektiğini söylüyorlar. Bunu bize söyleyenler sadece CTP’ye oy verenler değil.”
Ülkede eğitim ve sağlık başta olmak üzere her şeyin altüst olduğunu ifade eden Erhürman, “Gittiğimiz yer, öngöremediğimiz bir yer. İki sene sonra kaç hastadan bahsedeceğiz, nüfus kaç olacak bunu bilmiyorsunuz ve öngöremiyorsunuz. Bu arkadaşlar uzmanlardan yararlanmıyorlar. ‘Görüşmüyoruz’ dedikleri yerler de kamu kuruluşu niteliğindeki sivil toplum örgütleridir. Derneklerle ve kamu kuruluşlarıyla görüşmeme şansınız yoktur” dedi.
Sahte reçete soruşturmasına da değinen Erhürman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bir sürü tartışma yaşansa da şu anda bizim gözümüzde hekimlerimiz ve eczacılarımız muteber bir mesleğin mensuplarıdırlar. Mesleğin muteberliğini korumak için mesleği kötüye kullananların da ayıklanması gerekiyor. Ama bunun bir mesleğe mensup herkesin külliyen itibarsızlaştırma süreci olarak yaşanmasına da hiçbir şekilde gönlümüz razı değil ve müsaade etmeyiz.”