Dijital şeffaflık ile oto-fiyat denetimi mümkün mü?

Abone Ol

   Bu hafta başında yayınlanan yazımda; serbest piyasa ekonomisi içerisinde aynı olmayan yüzlerce ve hatta binlerce ürün için fiyat denetimi yapmanın son derce güç olduğuna, isabetli olmaması halinde yapılamaya kalkışılan piyasa denetiminin faydasından çok zarar olabileceğine ve bu çerçevede çalışmaları olan Jean Tirole’ün Nobel ödülüne layık görüldüğüne vurgu yapmıştım.
   Teoride olduğu gibi uygulamada da kolay olmadığından dolayı fiyat denetimi için gelmiş geçmiş hükümetlerin yapacağını iddia ettiği fiyat denetimleri ucuz cesurluktan ibaret kalmış yani fos çıkmıştır.
   Tecrübeyle sabit olduğu şekilde, KKTC devlet yönetiminin temel problemlerinin başında nasıl bir ekonomik modelle yönetildiğinin idrak edilemeyişi gelmektedir.
   Gerek iktidar gerekse muhalefet cephesinde ekonomik yapıyla ilgili yanıtlanmayan sorular bulunmaktadır: Bunların başlıcaları; KKTC’de liberal ekonomi ve serbest piyasa koşulları gerçekten hâkim midir? KKTC AB müktesebatına uyumda gerçekten samimi midir? Ekonomiye müdahalenin ölçüsü nedir? Serbest piyasa koşullarını tehdit eden kısıtlama, sınırlama, tekilci yapılar veya kartelleşme ne ölçüde ekonomiye hâkim olabilir ve bunlar için emniyet sibobları var mıdır? şeklinde özetlenebilir.
   Kendilerine sol deyip AB ve çözüm propagandası yapan siyasi partiler dahi AB ortak rekabet politikasını savunmaktan aciz KKTC’de bazı kesimlere şirin gözükmek için devletçi ve statükocu kimliğe bürünmektedirler.
   Özetle ülkemizde de nispeten rekabet koşullarının hâkim olduğu ürünlerde serbest piyasa koşullarının dışına çıkıp sonuçsuz kalacak veya siyasilerin cesaret edip irade koyamayacağı tavan fiyat belirlemek yerine AB müktesebatında olduğu gibi rekabet koşullarını etkinleştirmeyi amaç edinmeliyiz.
   Bilindiği gibi; AB Ortak Rekabet Politikası, beş ana ilke üzerine kurulmuştur. Bunlar sırasıyla: 1) Şirketler arasında yapılan ve iç pazar’daki rekabeti sınırlayan ya da önleyen uyumlu eylemlerin yasaklanması; 2) Rekabeti sınırlayıcı anlaşmaların ve teşebbüs birliklerinin yasaklanması; 3) hakim durumun kötüye kullanımının yasaklanması; 3)Üye devletler tarafından verilen ve belirli şirketlere ya da malların üretimine avantaj sağlayarak rekabeti sınırlama ihtimali olan yardımların denetlenmesi; 4) Topluluk boyutu olan birleşmelerin denetlenmesi ve 5) Telekomünikasyon, ulaştırma, enerji gibi sektörlerin serbestleştirilmesidir.

   Çağımıza damgasını vuran dijital dönüşüm, e-ticaret ve e-devlet sayesinde çağdışı yöntemlere başvurmadan piyasa denetimi yapmak pekâlâ mümkündür.  Oto-fiyat kontrolü denebilecek bu olguyu fırsat buldukça devlet ve hükümet yetkilileri ile siyasilere de anlatmaya çalışıyorum.
   Oto fiyat kontrolü yapmanın sırrı dijital şeffaflıkta saklıdır.
   Etkin rekabet koşullarının sağlanmasında en önemli engellerin başında hiç kuşkusuz bilgi eksikliği gelmektedir.
   Hatırlanacağı gibi; Tarım Bakanlığı müsteşarı işgüzarlık yaparak eti en ucuz yerden alın tavsiyesinde bulunmuş, ancak etin nerede ucuz olduğu bilgisini vermemişti.
   Ülkemizde ucuz fiyatlı ürünlerin önemi en fazla fakir-fukara ve dar gelirli insanımız için önemlidir. Yüksek gelir grubuna girenler ve tuzu kuru olanlar genelde fiyat odaklı alışveriş yapmaktadırlar.  Dolayısıyla, sosyal devlet gereği hükümet dar gelirlinin temel tüketim maddelerine ulaşımını sağlamalıdır.
   Dijital şeffaflık sayesinde devlet en ucuz fiyatın yerini öğrenmesi için dar gelirliye imkân sağlayabilir.
   KKTC’de bakanlar kurulu kararı ile yetkili bakanlık ilgili odalar ile protokol imzalayıp sattıkları ürün fiyatlarının her sabah ortak bir dijital platformda yer almasını sağlayabilir. Bu platform sayesinde geliştirilecek “en ucuz fiyatı bul” uygulaması ile her türlü markadaki ürün fiyatının her ilçede en ucuz satıldığı yer tespit edilebilir.
   Dijital platformda yaratılacak fiyat şeffaflığı sayesinde ekonomideki ‘Tek Fiyat Kanunu’ devreye girecek ve ulaşım maliyeti hariç fiyat farklılıkları da giderilmiş olacaktır.
   Dijital şeffaflık ile yaratılacak oto-fiyat denetimine ilaveten sosyal devlet gereği hükümet yetkilileri temel tüketim maddelerini dar gelirliye ucuza temin etmek istiyorlarsa ve bu konuda samimi iseler 21/1977 sayılı Mal ve Hizmetler (Düzenleme ve Denetim) Yasasını kullanarak özellikle ülkede üretilen temel gıda ürünlerini sübvanseye edebilir, haftada bir değişebilen narh koyabilir ve hem yerel üretimi ve istihdamı korurken aynı zamanda dar gelirliye de sahip çıkabilir. 

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }