Devlet vatandaşına bakamazsa, onu kaderiyle baş başa bırakırsa sonuç böyle olur…

Abone Ol

 Son zamanlardaki bazı hırsızlık olaylarına takmış durumdayım…

 Aslında yalnız ben değil, birçok kişi bu konuya takık, sosyal medyada sıkça rastlıyorum…

 Biraz tersten baktığım hırsızlıklar bunlar.

 Hangi hırsızlıklardan mı söz ediyorum?

 Marketlerden yiyecek çalınmasından, hem de her türlü yiyecek…

 Kimler çalıyor? Bazen müşteriler, bazen de çalışanlar.

 Evet market, mağaza çalışanları son dönemde sıkça hırsızlık yapıyor ve daha çok çalınan şeyler yiyecek.

  Yüreğime dokunan başka bir şey daha var; mama ve bebek malzemeleri çalınıyor.

  Hırsızlara övgü yapıyor değilim, öyle bir şey söz konusu bile olamaz.

  Hırsızlık tabii ki kötü bir şeydir ama “hırsızlık işte, yakalayın yapanı cezasını verin” demek işin kolay tarafı.

  Nedenine de bakmak lazım. Neden son dönemlerde hırsızlıklar arttı?

  Neden insanlar daha çok yiyecek çalıyor?

  Neden mamalar, bebek malzemeleri hırsızların öncelikleri arasında?

  Buna ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak bakmazsak yanılırız.

  Nasıl ki trafik kazaları, “sürücü hatalarına” bağlanıp içinden çıkılıyor, hırsızlıklarda da suçu yalnızca hırsızlık yapan kişilere bağlamak doğru değildir.

  Dünyada, birkaç kozmopolit, spesifik kent dışında, genelde refah düzeyi yüksek ülkelerde hem genel olarak suçlar hem de hırsızlıklar azdır.

  En mutlu kentler sıralamasında üst sıralardaki kentlerde mesela bu suçlar yok denetecek kadar düşük.

  Neden acaba? Çünkü gelir düzeyi yüksek, insanca yaşayabilecek geliri olan, üstelik de devletin destek olduğu, sosyal devlet imkanlarının sağlandığı bir ülkede bir kentte neden hırsızlık olsun ki?

   Dikkat edin, suçların yoğun olduğu ülkeler, gelir düzeyi düşük, fakirliğin hâkim olduğu, sosyal devlet anlayışının olmadığı ülkelerdir.

   Devlet vatandaşına bakamazsa, onu kaderiyle baş başa bırakırsa o da bir şekilde başının çaresine bakmaya çalışır ki çoğu kez de gayrı yasal yöntemlerle yapar bunu.

    Şimdi bakar mısınız ülkemize? Sıkça hırsızlıklar oluyor, insanlar çalıştığı yerden ürünler çalıyor, genellikle de yiyecek?

    Dikkat ederseniz, gelir düzeyi en düşük olan işçiler yapıyor bunu.

    Neden? Evinde tencere pişsin, çocuğunu çoluğunu doyursun diye.

    Neden mama ve bebek malzemesi çalar? Çocuğu perişan olmasın diye.

    Peki çare bu mu? Hırsızlık çare mi? Tabii ki değil ama hemen her gün her şey süratle pahalı olurken, ekonomik kriz halkı yakarken, fakirleşme artarken, ne olmasını beklersiniz?

   “Hırsız” demek kolay da onu o eylemi yapmaya iten şartları görmeyecek miyiz?

   Bu şartlarda işçiye aldığı para nasıl yetsin?

   Market çalışanlarının, hırsızlık nedeniyle ilgili marketin tişörtünü çıkaracak zaman bile tanınmadan tutuklanması, mahkemeye çıkarılması, mahkeme koridorlarında fotoğraflarının çekilmesi, medyada deşifre olmaları sizin yüreğinizi burkmuyor mu?

    Hem ülkemiz hem de insanlık adına üzücü, utanç verici değil midir bu durum?

    Hırsızlık yapanlara öfkeleneceğinize, ülkenin ne hale geldiğini, yönetenlerin ülkeyi ne getirdiğini sorgulamalısınız.

    Tabii bir de devleti göz göre göre soyanlara hiçbir şey olmazken, insan bir daha öfkeleniyor bu duruma.

    Bir marketteydim bugün. Çalışanlardan birisi; “Bizim markette de oluyor böyle şeyler, son zamanlarda hırsızlık yapan birçok müşteri yakalıyoruz. Bazı çalışanlar da hırsızlıktan yakalanıyor” dedi.

   “E peki ne yapıyor sizin patron?” dedim. Hiç şikayetçi olup polise bildirmemiş o marketin sahibi. Yakaladıkları müşteriyi uyarıyor, utandırıyorlarmış. Çok pahalı bir ürün olmadıktan sonra alıp gidenin de peşine düşmüyorlarmış. Mümkün olduğunca tedbirleri artırıyorlarmış…

    O markette hırsızlıktan yakalanan personelin kimisinin maaşından kesiliyor, kimisini farklı bir departmanda görevlendiriyorlarmış, güven vermeyeni de işten çıkarıyor ama polise şikâyet etmiyorlarmış.

    “Tüm marketlerde oluyor bunlar, hepsi yakaladıklarını polise şikâyet etse, mahkemelerde her gün market, mağaza hırsızları görürdünüz” diyor o personel. Yani durum görünenden de berbat…

    Trafik kazası olur, sürücü hatalı… İş kazası olur, işçi ihmalkâr… Hırsızlık olur, emekçi suçlu…

    En kolayı bu; at suçu gitsin. Peki bu şartların oluşmasında ihmali olanlar, sorunların özüne inemeyenler, birçok yan sorunu çözemeyenler, bir sistem oturtamayanlar suçsuz mu?

    İnsan odaklı olamayan bir ülkede hep insanlar mağdur hatta suçlu olur maalesef.

    Lütfen bir de bu tarafından bakın, keşke ülkeyi yönetenler de bu taraftan bakabilse.

    Bakabilseler, bunu bir sorun olarak görebilseler, o mahkeme koridorundaki emekçilerin durumu vicdanlarını sızlatabilse, durum çok daha farklı olurdu herhalde…

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }