Cumhurbaşkanı Tatar, BMGK’nın 30 Ocak tarihli kararını değerlendirdi
Güvenlik Konseyi’nin söz konusu kararında, kapalı Maraş açılımı konusundaki tehditkâr ifadeleri de kabul edilemezdir. Türk tarafının 1977 yılından bu yana Maraş konusunda yapmış olduğu tüm olumlu önerilerin, Rum tarafınca reddedildiği de BM kayıtlarında mevcuttur. Maraş konusunun yer aldığı Annan Planı’nı da reddeden yine Rum tarafı olmuştur. Gerçekleştirdiğimiz kapalı Maraş açılımı, uluslararası hukuka ve insan haklarına dayanmakta olup insanlığa büyük bir hizmettir. Rumların da dahil olduğu mülk sahiplerine Taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden başvuru hakkı tanınmış olup Rumların başvuruları da devam etmektedir. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise hukuk dışı ve insan haklarına aykırı bir şekilde ölüm tehditleriyle Rumların başvurularını engellemeye çalışmaktadır. Maraş, KKTC’nin toprağı olup KKTC egemenliğindedir. Bu bölge üzerinde kimseye de kontrol hakkı verilemez. Tüm baskılara ve tehditlere rağmen Maraş açılımı devam edecektir.
Kıbrıs Türk halkı üzerinde ‘zulüm’ diye nitelendirilen izolasyonlar ve ambargolar devam ederken, söz konusu kararda, ‘ada içi ticaretin artmasından duyulan memnuniyet’ ifade edilerek bunun pek bir anlamı yoktur. Önemli olan Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyon ve ambargoların sona erdirilmesidir. Unutmayalım ki; Annan Planı referandumunda ‘Kıbrıs Türkleri evet derse izolasyonlar ve ambargolar kaldırılacak, Kıbrıs Türkleri açıkta ve soğukta bırakılmayacak’ sözü, BM ve AB yetkilileri tarafından verilirken, bu sözler yerine getirilmemiştir. Bu da BM ile AB’nin bir diğer ayıbıdır.
BM Barış Gücü’nün görev süresinin altı ay yerine 1 yıl daha uzatılması, yeni seçilecek olan Rum lider döneminde de uzlaşma şansının olmayacağının BM tarafından kabul edildiğini ifade etmektedir. BMGK bir sonraki kararını bir yıl sonra alacağını deklare ederek aslında bizzat vurgu yaptığı modele olan inançsızlığını da kayda geçirmiştir.
Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve yaşayabilir bir antlaşmadan yanayız ve çözüme yönelik samimi ve iyi niyetli yaklaşımlarımız da devam etmektedir. Buna rağmen Rum tarafı olumsuz tutumunu sürdürmekte, ‘Kıbrıs’ın tek sahibi’ zihniyetiyle hareket etmektedir. Tarafımızdan, 1 Temmuz ve 8 Temmuz 2022 tarihlerinde BM aracılığıyla sunmuş olduğumuz yapıcı önerilerimizin, Rum tarafınca reddedildiği de bilinmektedir.
Halkımızın mücadelesi ve özgür iradesiyle kurduğu KKTC, egemendir. Halkımız, kendi geleceğini kendi belirleyecektir. Devletimizin ve halkımızın geleceğini, Rum tarafının inisiyatifine tabi kılmak isteyenler bir kez daha başarısızlığa uğrayacaktır. Onurlu ve haklı mücadelemize devam edeceğiz. TC Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın BM 77. Genel Kurulu’nda yaptığı tarihi konuşmada, tüm devletlere ‘KKTC’yi tanıyın’ çağrısında bulunmasıyla Kıbrıs konusunda yeni bir dönem başlamıştır. Her platformda desteğini esirgemeyen başta TC Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan olmak üzere TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Türk diplomasisine ve Anavatan Türkiye’ye bir kez daha teşekkürlerimi sunarım. Halkımız müsterih olsun. Yeni dönemde, yeni yolda azim ve kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.”
Bunlar da ilginizi çekebilir