Gökdelenler şehri New York'un göbeğinde 1982'de Macar asıllı ABD'li sanatçı Agnes Denes 'Wheatfield - A Confrontation' (Buğday Tarlası – Bir Yüzleşme) adını taşıyan proje kapsamında 2 dönümlük bir alanda buğday tarlası filizlendirdi. Denes aslında ABD'nin en ünlü ve kalabalık şehirlerinden birinde tüm dünyaya açık açık meydan okuyor, yaşananlara yüksek sesle 'Hayır' diyordu. İşte o dönemde 4,5 milyar dolar değerindeki arazi üzerine ekilen buğdayların ardındaki gerçek.
Kariyeri boyunca küresel ekolojik felakete dikkat çeken çok sayıda anıtsal esere imza atan Agnes Denes, iklim değişikliğine karşı mücadele eden bir sanatçı olarak ün kazandı. Organik malzemeler kullanarak ve doğal unsurları insanlar tarafından yapılanlarla yan yana getirerek çevresel kaygılar konusunda farkındalık yaratmayı hedefledi. Küresel ısınmaya ve ekonomik eşitsizliğe karşı protesto eylemi olarak da 1982'de Manhattan şehir merkezindeki İkiz Kuleler'in inşasından sonra oluşturulan çöp sahasına geniş bir buğday tarlası ekti.
Tarla 2 dönümlük bir alana yayıldı ve 1982 yazında bizzat sanatçı tarafından ekilip hasat edildi. Tam 4.5 milyar dolar (yaklaşık 130 milyar lira) değerindeki bir araziye buğday tarlası ekilmesi o dönemde oldukça ses getirdi. Alan aslında kötü yönetime, israfa, ekolojik kaygılara ve dünyadaki açlığa atıfta bulunuyordu. Sanatçı Denes, buğday gibi malların ticaretinin yapıldığı bir finans merkezi ve borsanın evi olan Wall Street'e yakınlığı nedeniyle bu konumu bilinçli olarak seçmişti. Bu aynı zamanda dünya ekonomisinin yanı sıra dünyanın durumuna da gönderme yapıyordu.
Tahıllar elle tek tek ekiliyordu ve karıklar getirilen toprakla örtülüyordu. 4 ay boyunca bu yerin bakımları yapıldı. Denes ise her aşamasında buğday tarlasının başındaydı ve her şeyle yine o ilgileniyordu. Yabani otlar temizlendi, gübrelendi ve küf mantarına karşı ilaçlandı. Aynı zamanda tarlaya bir de sulama sistemi kuruldu.
Hasat edilen buğdaylar 28 şehire gitti
Mayıs'ta ekilen buğday tarlası 16 Ağustos'ta hasat edildi ve sağlıklı, altın taneler elde edildi. Mahsulün hasadının ardından mahsulün bir kısmı New York'un atlı polisi için at tarlası olarak kullanıldı. Mahsulün diğer kısımları, 1987 ila 1990 yılları arasında Minnesota Sanat Müzesi'nin düzenlediği 'The International Art Show For The End of World Hunger' (Dünya Açlığının Sonu için Uluslararası Sanat Gösterisi) başlıklı sergi kapsamında dünya çapında tam 28 şehre gitti. Tohumlar, onları dünyanın birçok yerine eken insanlar tarafından taşındı.
Sergi için, "Elbette bu dünyadaki açlığı sona erdirmedi ancak bu çalışma aslında adım adım harekete geçmekle ilgiliydi" yorumunda bulunan Denes, "Çalışmamın amacı tek seferde küçük bir sorunla uğraşmak ve iyi huylu çözümler bulmaktı. İşimi kendim için yapmıyorum, bunu insanlık için yapıyorum” dedi.
Public Art Fund tarafından finanse edilen ve tam 4 ay süren bu çalışma, bölgenin kentsel ıssızlıktan bel yüksekliğinde altın buğdaya dönüştüğünü gösteren iddialı bir projeydi. O zamanlar hayal bile edilemeyecek bir şeydi, hatta bugün bile böylesi hayal gücünün ötesinde kalıyor. Eser, fiziksel açıdan kalıcı olmasa da ona tanık olanların hafızasında hâlâ yer etmeye devam ediyor.