Bundan yarım asır önce “toprak” dediğimiz “vatan” ancak yağan yağmurlar yetişen ürünler kadardı…
Bu nedenle kendimize yetmiyorduk. “Toprak” dediğimizin ancak “ekenin ve suyu kullanabilenin” vatanı olabileceğini bilmiyorduk.
BUNA karşın bu adada “Ulusal varoluşumuz” savaşımımıza baş koyacak kadar gerçektik.
BU nedenle kendimize yetmediğimiz halde “var olmaya” devam etmemizin en büyük nedeni olan ulusal hasletimize dayalı “özgürlük ve egemenliğimize” sahip çıkmanın mucizesini yarattık.
OYSA: Çok fukara toplumduk. Dolayısıyla “işe, aşa, paraya” uzanacak ne sermayemiz vardı ne takatimiz!
Bu nedenle uzun yıllar Rum’un işçileri olarak çalıştık. Rum’un ürettikleriyle, tüccarlarının ithal ettikleri türlü çeşitli mallarını tüketmekle ayakta kalabildik! Rum’un bağlarında üzüm topladık, tarlalarında ırgat olarak çalıştık…
Kasalar dolusu narenciyesini dış ülkelere ihraç etmeleri için limanlardan gemilere biz yükledik.
KISACA Rum’un adada yarattığı işgücünün sadece “sadık işçileri” olduk. Rum kazandıkça biz daha çok kaybettik. Ne var ki yine de dayandık, yıkılmadık, sabrettik.
***
FAKATTT: Rum toplumunun bu kadar “bendesi” olmamıza. Hatta bize hayat hakkı tanımalarına varacak “zenginlikleriyle” imkânlarının her türlüsünün ellerinde bulunmasına karşın.
BU adada Kıbrıs Türk halkını türlü çeşitli siyasi alavere dalavereleriyle aldatmayı. Tavlamayı. Ve ellerine geçen fırsatları kullanıp “enosisi” gerçekleştirmeyi kafalarından söküp atamazlarken (yine de) başaramadılar ama!
AKSİNE Türk halkının daha çok gözünü açmasına, uyanırken ulusal davasına daha çok sahip çıkmasına, birlik içinde ve liderlerinin etrafında daha çok kenetlenmesine neden oldular.
VE Kıbrıs Türk halkının Türkiye’ye daha çok bağlanmasına, “Türkiyesiz” bu adada asla var olamayacağımızın inancına Allah adına yeminlerden yemin katılmasını sağladılar.
Kİ O “yeminler” Türk Mukavemet Teşkilatına üye olunurken “kuran’ı kerim üzerine basılan silah tutan mübarek ellerdi. Hâlâ yaşayan ve yaşatılan Mücahidin elleriydi.
***
BUGÜN 1 AĞUSTOS TMT’nin kuruluş Yıldönümüdür. Kuruluşundan yıllar sonra, görevini yapmasının şeref ve huzurunda, kendini feshettiği güne kadar biz Kıbrıs Türk halkının bağrından çıkmış TMT’ci gençlerimizin, “mücahit ve mücahidelerimizin” ölenlerine rahmet, yaşamakta olanlarına Allah’tan sağlıklı uzun ömürler dilerim.
ARALARINDA arkadaşlarım, tanıdıklarım ailemden kanlarım canlarım vardı…
Filmlere romanlara konu olacak efsanevi kahramanlıklar gösterenleri, düşmanla vuruşa vuruşa şehit olanları vardı… Savundukları bir karış toprak parçasında dalgalanan Türk bayrağını gönderden indirmemek için çarpışa çarpışa fakat bir adım geri çekilmeden şehit düşenler vardı.
***
BUGÜN 1 AĞUSTOS: TMT’NİN; TMT’CİLERİN GÜNÜDÜR: Biz Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve egemenliğimize sahiplikte gideceğimiz yollarımızı açarak ve bugünlere kadar gelirken o büyük ve kutsal yürüyüşümüzün başlatan tarihidir… Fakat:
MÜCADELEMİZ HENÜZ BİTMEMİŞTİR: Rum için, Makarios için hâlâ kiliselerinde duaları niyetine okunup söylenen, “Anadolu’dan gelen adadaki Türklerin uzantıları olan Kıbrıs’taki Türklerin bir tekinin bile adada kalmadan çekip geri gitmedikleri sürece bu adada EOKA görevini yapmış sayılmayacaktır” yeminleri tekrarlanarak devam etmektedir.
***
PEKİ YA BİZİM YEMİNİMİZ? Andımız vardır ki “tek bir çakıl taşımızı bile alamayacak, bizi bu adadan kovup atamayacaklardır”.
Kuzey Kıbrıs, Beşparmaklar, Güzelyurt, Girne, Karpaz, Mağusa bu topraklarda dalgalanan bayrağımızla ilelebet yaşayacak var olacaktır…
Mücadele henüz bitmese de “mefkûresi” yaşatıldıkça bu adada Türk halkı da ebediyete kadar yaşamaya devam edecektir.
Milli Mücadele günümüz, İstiklal savaşımızın yıldönümü Kıbrıs Türk halkına kutlu olsun.