Özel Haber

“Buğday Camii, yeniden sanat merkezi haline gelmeli”

Abone Ol

    Gazimağusa’nın turistik noktalarından ve sembollerinden biri olan Buğday Camii (Sinan Paşa Camii) günümüzde sadece ibadethane olarak kullanılıyor.

    Mağusa sivil toplum örgütleri, Buğday Camii’nin geçmiş zamanlarda olduğu gibi yine kültürel ve sanatsal faaliyetlerde kullanılmasını istiyor.

    Örgüt temsilcileri, yetkililere seslenerek, turistlerin de odak noktası olan Buğday Camii’nin bir an önce tekrardan kültürel-sanatsal anlamda yaşayan bir halkevine dönüştürülmesini talep etti.

Uluçay: Burası tarihi bir mekan

ve kültür-sanat merkezidir

   Polifonik Korolar Derneği adına konuşan Rana Erozan Uluçay, Buğday Camii’nin, yakın geçmişte Mağusalı’nın sosyalleştiği tek mekân olduğuna dikkat çekti.

   Özellikle 1964 ile 1980 yılları arasında kültür ve sanat faaliyetlerinin, okul müsamerelerinin, okul sergilerinin, konserlerin Buğday Camii’nde gerçekleştirildiğini anlatan Uluçay, 1980’li yıllarda kültürel faaliyetlerin son bulduğunu belirtti. Uluçay, daha sonra çok güzel bir kütüphane olan Buğday Camii’nde son yıllarda yeniden faaliyetlerin başladığını, hatta uzun bir aradan sonra ilk sanatsal aktiviteyi MASDER işbirliğiyle, 2011’de İngiltere’den gelen bir misafir koroyla Othello Korosu olarak kendilerinin yaptığını söyledi.

   Alınan ani bir kararla tarihi Buğday Camii’nin sadece ibadethane olarak kullanılmasına hükmedildiğini ve kültürel faaliyetlere tamamen kapatıldığını aktaran Uluçay, gerekçe olarak Lala Mustafa Paşa Camii’nin tadilata gireceğinin gösterildiğini, ancak öyle bir çalışmanın da olmadığını ve en az 2 yıl daha olmayacağının son verilen demeçlerden anlaşıldığını dile getirdi.

    Uluçay, daha fazla vakit harcanmadan Buğday Camii’nin yeniden halka ve kültürel-sanatsal faaliyetlere ve turistlerin ziyaretine açılmasını istediklerini ifade etti.

Atai: Buğday Cami’de birçok

kişinin düğünü oldu

   Mağusa Suriçi Derneği (MASDER) adına konuşan Serdar Atai, İngiliz döneminde binanın buğday, patates ve portakal ambarı olarak kullanıldığını ve bu yüzden ismini Buğday Camii olarak halktan aldığını söyledi.      

    Çatışmalar sebebiyle, 1958 yılından sonra Rumların suriçi bölgesini terk etmesi ve surlar dışındaki Türklerin de suriçine gelmesiyle Mağusa’da kalıcı bir nüfus mübadelesi yaşandığını, suriçinde sıkışıp kalan Türklerin bir süre sonra sosyal-kültürel mekan/Halkevi arayışına girdiğini belirten Atai, 1963-64 yıllarında mimar Osman Saner’in yaptığı projeyle, buranın Mağusalının her türlü sosyal aktivitesine hizmet verecek bir ortak alana çevrildiğini anlattı.

    1964-1974 arası çok yoğun bir kullanıma tanıklık edildiğini, pek çok kişinin bu binada nişanlandığını, evlendiğini, okul müsamerelerinin, halk konserlerinin, tiyatro, sergi ve defilelerin, baloların hep bu mekanda düzenlendiğine dikkat çeken Atai, “Burası her Mağusalı ailenin muhteşem anılarının olduğu, yaşamlarına şu veya bu şekilde muhakkak dokunmuş, aile albümlerindeki fotoğraflarla ölümsüzleşmiş ve toplumsal bellekte unutulmayacak izler bırakmış bir yerdir” dedi.

   Atai, 1980’li yıllarda kütüphane olan binanın 1990’ların sonuna doğru kapatıldığını ve atıl vaziyette durduğunu vurguladı. Atai, 2010 yılında binanın tavanının çökme tehlikesi geçirdiğini ve MASDER olarak USAID nezdinde yaptıkları girişimle USAID-Türkiye Vakıflar İdaresi ortaklığında bir restorasyon fonu oluşturulup, 2011 yılında binanın tadil edilerek yeniden kültürel ve sanatsal faaliyetlere ev sahipliği yapmaya başladığını açıkladı. Ancak binanın pandemi dönemi sessizliğinde, bir anda yangından mal kaçırırcasına camiye çevrilerek halka kapatılmasını asla kabul etmeyeceklerini belirten Atai, “Buğday Cami turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği bir binaydı ve biz buranın Mağusa halkı yararına tekrar Gazimağusa Belediyesi’ne devredilmesini ve 2011-2021 arası dönemde olduğu gibi kültürel-sanatsal anlamda yaşayan bir Halkevine dönüştürülmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Eyupoğlu: Tüm üretici kadınlar bu çatı

altında el sanatı üretip, satışını yaptı

 

   Mağusa Kadın Merkezi Derneği (MAKAMER) adına konuşan Şenay Eyupoğlu ise 2010 yılından sonra restorasyonu yapılan binada etkinlikler gerçekleştirdiklerini anlattı. Eyupoğlu, üretici kadınların, Buğday Cami’nin çatısı altında topladıklarını ve kadınların yerel el sanatları konusunda uygulamalı üretim yaparak, turistlere de burada bu deneyimi yaşattıklarını, ciddi satış yaptıklarını belirtti.

    Eyupoğlu, 1960’lı-70’li yıllarda ailesinden 5 farklı kişinin düğününün söz konusu camide yapıldığını ifade ederekBuğday Camii’nin en kısa zamanda kültürel ve sanatsal faaliyetlere açılarak suriçi turizm destinasyonuna tekrardan kazandırılmasını istedi ve turistlerle rehberlerden de bu konuda büyük şikayet geldiğini ekledi.

Madi: 74 öncesinde bu binada ünlü Türkiyeli

sanatçıların konserleri de gerçekleşti

   Her Daim Dostlar Grubu adına konuşan Mustafa Madi, Mağusa için büyük önemi olan yapının kapalı tutulmasının ve işlevsiz kılınmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını söyledi.

   Binanın büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğunu ve en kısa zamanda yeniden faaliyete geçirilerek turistlerin ziyaretine açılmasını istediklerini aktaran Madi, 74 öncesinde binada ünlü Türkiyeli sanatçıların konserlerinin gerçekleştiğine, 1974 savaşı sırasında surlar dışında mahsur kalan ve yeraltı tünelinden geçerek Mağusa’ya ulaşan sivil halkın buraya sığındığına değindi.

Yüksek: Mağusa’da fotoğraf salonu yok

 

    Fotoğraf Büyüsü Dostları Derneği (FODOS) adına konuşan Osman Yüksek, Mağusa’da fotoğraf salonu olmadığını, Buğday Camii’yi bu maksatla yaygın olarak kullandıklarını, fotoğrafların bu tarihsel mekanla inanılmaz bütünsel bir uyum sağladığını belirtti. Yüksek, yabancı turistlerin de buna hayran kaldığına dikkat çekti.

   Yüksek, “Geçmişte bina bir dönem Mağusa Türk Gücü tarafından da kullanıldı, 2 yıl evvel Lala Mustafa Paşa Camii bakıma alınacak diye burası Camiye çevrildi dendi ama Lala Mustafa Paşa’da 2 yıldır hiçbir şey olduğu yok. Eğer bir ibadet yerine ihtiyaç varsa, iki sokak arkadaki Mustafa Paşa Mescidi hali hazırda müsaittir” dedi.

Yüksek, Buğday Caminin bu şekilde kapalı tutulmasının, anlaşılır bir yanı olmadığını ifade etti.

Bahça: İlk karar alındığında

da tepki göstermiştik

 

   Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği adına konuşan Hüseyin Bahça, Buğday Camii’nin kültürel faaliyetlere kapatıldığı 19 Mayıs 2021 tarihinde de bildiri yayınlayarak tepki gösterdiklerini anımsattı. “Biz insanların dini ve teolojik inançlarına saygı duyarız, ancak dinsel inançların siyasal eyleme dönüşmesini kabul edemeyiz. Buğday Camii’nin şu anki şekliyle kalması mümkün ve onaylanabilir değildir” diyen Bahça, birçok sanatçının, aydının ve yazarın burayı performans mekanı olarak kullandığını söyledi.

    Kendisinin de bu tarihi binada bir tiyatro gösterisinde bulunduğunu anlatan Bahça, buranın derhal kültürel ve sanatsal faaliyetlere yeniden açılmasını istediklerini vurguladı.

Buğday Camii’nin tarihi

    Buğday Camii’nin, 1360 yılında Suriyeli bir tüccar olan Simone Nostrano tarafından yaptırıldığı duvarındaki bir yazıda belirtilmesine rağmen, kiliseyi Simon adlı bir Nestoryen Hristiyanın yaptırdığı bilindiğinden, yazıyla ilgili yanlış bir bilginin söz konusu olduğu düşünülmektedir.

   1571 yılındaki bombardımana rağmen, sağlam yapısı ile ayakta kalabilmiştir. Eşsiz bir taş işçiliğine sahip kuzeydeki girişin başka bir yerden getirildiği düşünülmektedir. Binanın içi oldukça sade olup, tavanı düz başlıklı sütunlara oturtulmuştur. Osmanlılar, adadaki hakimiyetleri döneminde binayı cami olarak kullanmaya başlamışlardır. İngiliz Dönemi'nde patates, hububat v.b. amaçlar için ambar olarak kullanılması nedeniyle Buğday Camisi olarak da anılmaya başlandı.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }