Bu pahalılık böyle sürdükçe her ay asgari ücret ve hayat pahalılığı belirleseniz ne olacak?

Abone Ol

   Hiçbir zaman hiçbir asgari ücret işçi tarafından beğenilmedi, hatta “tarihin en yüksek asgari ücreti” denilenler bile.

   Neden biliyor musunuz? Çünkü hiçbir asgari ücret, emekçinin hak ettiği oranda olmadı.

   İşçi tarafının istediği rakam değil, hep ortada bir rakam belirlendi.

   Hatta bunu işverenler bile kabul etti zaman zaman, daha yüksek vermeyi istediklerini ama şartların bu kadara yettiğini falan söylediler.

   Asgari ücretle ilgili komisyonda tartışmalar yıllardır, her zaman üç aşağı beş yukarı aynıdır.

   Dediğim gibi uzun yılladır asgari ücret tatminkâr olmadı ama son yıllarda durum çok daha kötüdür.

   İşin ilginç tarafı; rakam, oran, miktar geçmişe göre daha yüksek gibi görünse de “alım gücü açısından” en düşük maaşlar olarak dikkat çekiyor.

    Rakam yükseliyor, alım gücü yükselmiyor…

    Bugün asgari ücret net 15 bin 750 TL olarak belirlendi.

    Bu rakam net 19 bin ya da 20 bin olsa insanlar memnun olacak mı?

    Olmayacak, olması mümkün değil, çünkü pahalılık durmuyor, fiyatlar hemen her gün değişiyor.

    Hükümet edenler, hayatı ucuzlatamadığı sürece belirlenecek hiçbir rakam yeterli olmayacak.

    Ne devlet çalışanı aldığı hayat pahalılığı ödeneğinden memnun kalacak ne de özel sektör emekçisi aldığı asgari ücret artışından...

    Bu pahalılık ateşi sönmedikçe, yapılan; maaş rakamları üzerinde oynamaktan öteye gidemez…

    Alın işte; henüz asgari ücret belirlenmeden akaryakıta, elektriğe, ev ve işyeri kiralarına, yumurtaya, damacana içme suyuna, şekere, ekmeğe, meyve suyuna, dondurmaya zam yapıldı…

    Bunlar görünenler, daha arada çok sayıda ürüne zam yapılıyor.

    Et ve süt ürünlerini, temizlik malzemelerini satın almak servet istiyor artık…

    Henüz asgari ücret bile belirlenmeden, daha geçen aydan birçok ev ve dükkân sahibi kiralara zam yaptı, önceden kendisini sağlama alabilmek için…

     Marketlerde, mağazalarda kimisi belki mecburiyetten zam yapıyor ama çok acımasızca, ölçüsüz zam yapanlar da var…

     İsteyen istediği kadar basıyor zammı…

     Hele o marketin, mağazanın bölgesinde potansiyel müşterisi varsa, hele de bunların çoğunluğu yabancıysa en yüksek fiyatlar oradadır.  

     Hükümet geçen ay sözde bazı tedbirler açıkladı, bazı ürünlere KDV indirimi yaptılar, peki o sözde tedbirleri vatandaş hissedebildi mi? Tabii ki hayır… Hiçbir şey değişmedi.

     Sözde ucuzlatma kapsamına aldıkları ürünlerin tam tersine fiyatı yükseldi.

     Zaten belirledikleri kapsam çok dardı, ithal ürünler vergi ve benzeri indirimler kapsamına alınmamıştı…

     Aldıkları tedbirlere “tedbir” de denemez ya…

     Ancak aldıkları kısıtlı tedbirler çerçevesinde denetim yapmadıkları için hiçbir işe yaramıyor.

     Kâğıt üzerinde tedbir açıklamak kolay, mesele bunun pratikte hayata geçmesidir.

     İşte bu olmuyor… Bu zihniyet değişmedikçe de olmayacak.

     “Asgari ücreti net 15 bin 750 TL’ye, brüt 18 bin 103 TL’ye çıkardık” diye övünecek yönetenler, ay sonu devlet çalışanlarına verecekleri hayat pahalılığı ödeneğiyle övünecekleri gibi.

     Ancak ortada bir başarı yok ki… Övünülecek bir durum yok, çünkü hayat bu kadar pahalı oldukça ve durmadan da fiyatlar yükseldikçe her ay yeni bir asgari ücret, her ay hayat pahalılığı ödeneği belirleseniz de fayda etmez.

    Sektörel asgari ücret belirleme, asgari ücreti en düşük kamu maaşına endeksleme gibi öneriler var. Olabilir tabii ki, olmalı da… Ancak hayat ucuzlamadıkça onlar da çare olmaz…

     Son asgari ücret mi? Ateşte yananlara birkaç damla su savurmak gibi… Fayda eder mi? Hiçbir fayda etmez.

     

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }