BGMK adaletsizliği,  AKEL’in gerçek yüzü

Abone Ol

Vallahi değil 12 gün, sonrası değil 3 ay tatil, hiç gelmeseler daha iyi, bal yapmaz. 50 değil 250 olsa ne, 30 milyon havaya. Sn Özersay istifanız pahalıya patladı. Peşinizden gelen olmadı, hatta yanınızda durmayıp kaçtı, sallasaydınız külahı, iki buçuk yıl maske-mesafe hijyen diyerek, şimdi kulaktan dolma yuvarlak laflarla idare edenler gibi. 13 aday çırpınır, elinizin tersiyle itmeniz yanlıştı. Bazı ürünlerde KDV sıfırlanmış, fiyatlara yansıyacağına inanmam, hayat pahalılığı ödeneğinde olduğu gibi zamlara aynen devam. Zarar Devlete, sıkıntı garibana.   

          AP başkanı bayan Metsola çok geç kaldınız, Kıbrıs sorununun ne olduğunu, nasıl ne zaman kimlerin başlattığını, çözümden hangi tarafın kaçtığını bilmezden gelmeyin, 2004’te yaptığınız büyük yanlışın üzerini 186 kararıyla örtmeye, BM parametrelerini ısıtıp ısıtıp masaya koymaya çalışmayın, Kıbrıs Cumhuriyetinin eşit egemen kurucu ortağını Yunan’ın şantajına kanıp bir çırpıda silip atmayacaktınız, Cumhuriyeti darbelerle yıkan işgalcileri üyeliğe almadan önce düşünecektiniz, oldubittiyle, sahte vaatlerle, baskı ve cezalarla Türk halkını haklarından feragat ettiremezsiniz,  BMGK ve AB’nin adaletsiz taraflı tutumunu, darbecilerin ve tümünüzün Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarını ve Anayasasını çiğnediğinizi halen çiğnemekte olduğunuzu parametrelerle örtemezsiniz. Desteklediğiniz taraf Kıbrıs Cumhuriyetini dünya önünde resmen Yunan’la beraber darbelerle yıkan, sayenizde 60 yıldır işgal eden taraftır, bilesiniz bayan.                     

          Rum-Yunanlılar 1960 ortaklık Cumhuriyetini Aralık 1963’te darbeyle ele geçirdikten sonra dünyayı güya idare eden, ayar veren BM Güvenilmez Konseyi 5’leri Mart 1964’te 186 kararıyla bu işgali onaylayıp  saldırganlara Cumhuriyeti hediye ettiler, Türkleri de resmen ortaklıktan sildiler asi ilan ettiler. Bu oldubitti durum önceleri 3 aylık, sonraları 6 aylık sürelerle şimdi de 1 yıllığa çevrilen karar uzatması sonucunda işgal 712 aya ulaşmıştır. Böylelikle KC Anlaşmalarını Anayasasını çiğneyen darbecilere BM de katıldı. Saldırganların yerine masum Türkler cezalandırıldı. BMGK’nin itibarı, tarafsızlığı, adaleti sıfırlandı, sanki çok vardı. Ellerinde sopalar işleri zorbalık, çıkarları ne ise adalet odur! 

         BMGK beşlisinin haklı-haksız gözetmeden sadece çıkarlarına dayalı hukuk dışı oldubitti kararları Tanrı kelamı imiş gibi sorgulanamıyor. Haksız cezalarla Türkler bu çıkmazda yıllardır çırpınmakta. Sesini Anavatan Türkiye’den başkalarının duymaması suçlu oluşundan değil, beşlerin gazabından dolayıdır. Güya bağımsız onca BM üyesi ülke  s…çacak tavşan misali sindi, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla kafa sallayıp hoş görünmek ister. Rumlar, suçlarının bilindiğinden emin, lakin göbekten bağlanıp ENOSİS uğruna üsler vererek dere akarken testiyi doldurma hesabında. 1960  Türk-Rum ortaklığında KC yaşasaydı bunların olması mümkün değildi. Dengeliydi, Türklerin Veto hakkı herhangi bir olumsuzluğa mani olurdu Garantilere ek olarak. Şimdi Türkler yok, Rumlar sözde devletin ve Güneyin egemeni istediklerini KC adına yaparlar, KKTC’yi bağlamaz. Bütün mesele Kuzeyi kapıp egemenliklerini üstümüze sermektir. Sözde Federalcilerden umutları büyük. Bu yönde AKEL’in çabası ve etkisi çok. Referandumda son anda attığı çelmeyi unuttular, iyi ki atmış.

          Yunan’ı üçlü anlaşmalara ortak etmek ENOSİS yolunu döşemektir. Yaptıklarına bakın, garantör Yunanistan adaya 20 bin kaçak asker çıkaracak, Rumlarla saldırmadık Türk bölgesi bırakmayacak, dünyanın gözü önünde resmen 2 defa darbe-istila yapacak, Makarios’u İngilizler kaçırıp kurtaracak, Polis karakolları, CB sarayı bombalanacak, yüzlerce asker sivil Rum katledilecek, Kıbrıs Cumhuriyeti yerine Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan edilecek, Makarios öldürüldü denecek, Makarios  BM’de  Yunanistan ülkemi işgal etti, acilen müdahale edin, Türkler büyük tehlike altındadır diyecek ama sonuçta Rumlar, Yunanlılar haklı muamelesi görecek, desteklenecek, AB’ne alınacaklar, BM çözüm planlarını reddedecekler çözümü resmen engelleyecekler, buna rağmen el üstünde tutulacaklar, aklını kullanan bunları iyi değerlendirir, kendi ayağına kurşun sıkmaz.

         Gerçeklere rağmen BM-AB, dayatmalara boyun eğmemizi, sahte vaatlerine bilerek kanmamızı, kendi elimizle ipi boynumuza geçirmemizi beklerler sıkılmadan. Ve içimizdeki bazı çevrelerin sürekli kaosu tırmandıran eylemlerle halkımızı Davasından, Devletinden, Anavatanından koparmak için sıkıntıları öne çıkarıp eşit egemenlikle Garantiler olmaksızın Rum’la birleşip yamalanmayı kurtuluş diye yutturmaya çalışması asla kabul göremez.

            Sözde  Federasyoncuları peşinden sürükleyen sözde barışçı, azılı Türk düşmanı, garantilere hararetle karşı ikiyüzlü AKEL’in 1981’de, Rum hükümetlerinin benimseyip uygulamaya koydukları genelgesine bakalım, belki malumlar gerçeği görür; 1- Kıbrıs sorununun bir savaş ve işgal sorunu olarak 1974’te başladığını içte ve dışta herkese kabul ettirmeliyiz. 2- Kültür-sanat-gelenek-tarih-folklor gibi yöntemlerle adada ‘Kıbrıslı Türk’ ve hatta ‘Türk değil, bir ortak ‘Kıbrıslı’ kimliği olduğunu coğrafi-kültürel-tarihi veriler üzerinden Türk toplumuna kabul ettirmeliyiz. Bunu başarırsak sorun kendiliğinden çözülür, başaramazsak sonuç iyi olmaz. Yandaşları sayesinde başarılı oldukları ortada. Yabancı ülkelerdeki propagandalardan daha az maliyetli hem daha başarılı olduğunu kendileri  açıklamıştı. 

          AKEL’in Kıbrıs masası şefi, Uluslararası ilişkiler uzmanı Çelepis efendi, bir süre önce Bay Anastasi’’nin 1960’a geri dönülmesi önerisine tepki gösterip ‘ 1960 Anayasasına dönülürse Sn Tatar’ın Veto hakkıyla CB yardımcısı olacağı, Türk Vekillerinin Meclise gireceği, RMMO’nun, Eğitim bakanlığının dağılacağı, Türklerin kamuya döneceği, Garantilerin devam edeceği, bunun değiştirilemeyecek Anayasanın temel maddesi olacağından kabul edilemez olduğunu söylemiştir. Bu, 1960 Anayasasını kabul etmediklerini, normalde değiştiremedikleri için silahla anlaşmaları bozup 3 yılda devleti yıktıklarını açıkça göstermektedir. Bu öneriyle, Kıbrıs sorununa ve çözümsüzlüğüne ortak olacaklarını da belirtmiştir. Yani Kıbrıs sorunundan hem çözümsüzlükten sorumlu değillermiş gibi yağ gibi su yüzüne çıkarlar, ortak sorumluluğu bile kabul etmiyor dost barışçı peşinden koşulan AKEL bile. Suçu hep bize yüklerler, 186’ya yaslanarak.

         AKEL lideri bay Stefanu da öneriye tepki gösterdi. Daha ne desinler. Bunlar, bizim federalcilerin peşinde gittikleri güya barışçı! partinin en üst yetkilileri. Adamlar 1960 Anayasasını beğenmeyip değiştirdiklerini söylerler, eski haline getirilmesine karşı çıkarlar. Garantiler varken, BMGK’nin gözleri önünde bunları yapanlar sözde Federasyonu 3 ayda bozarlar. Zaten Federasyon kokuşmuş gelecek o ayrı mesele. Korunmasız, Yunan’la da iç içe olacağız. Anlaşmaları bozdular, çözüm planlarını reddettiler ama sözde KC gene ellerinde. Vatanı birleştireceğiz dedikleri Kuzey Kıbrıs’tır. Federalciler bizimle sanıyor. Bizim yoldaşlardan tıs yok, duymadılarsa şimdi öğrensinler da doğru yola gelsinler.

         Ey AKEL, iki halk, egemen eşitlik, eşit statü ne modası geçmiş söylemlerdir ne uzlaşmazlık çılgınlığıdır. Modası geçmiş olan, askeri darbelerle devlet yıkıp işgal etmektir, 60 yıldır eşit ortağı Türkleri devletten kovarak haklarına çöreklenmektir. Uzlaşmazlık çılgınlığı, O dilinizden düşürmediğiniz  BM’nin çözüm planlarını hem Referandumu elinizin tersiyle ve bizzat AKEL’in son anda dümen kırıp çözüme saatler kala çözümsüzlüğü seçmesidir, Montana’da çözüme yaklaşıldığı anda şimdiki başkan Hristodulutis ile başkan Anastasiyadis’in görüşme masasını devirip kaçmasıdır, Türk ortağı eşit değil azınlık görmenizdir. Ne de çabuk unuttunuz EOKA-Yunan ikinci darbesinde Makarios’çu AKEL’cilerin katlini, kurtulmak için köşe bucak kaçtığını, Makarios’un da öldürüldüğü duyurularını, Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilanını, Türkiye’nin adaya barışı getirdiğini, hem katliamlardan kurtardığını. Akortsuz ses, esas saldırganların utanmadan gerçekleri inkar etmesidir, sıkılmadan ahkam kesmesidir. Kaldığı yerden yok, miadı dolmuştur. Adil ve gerçek çözüm iki eşit egemen devlet  yan yanadır, size çok bile. Zira cezasını çekmemiş suçlular olarak 60 yıldır tek başınıza Cumhuriyeti işgalinizde tuttunuz. Ey bizdeki sol, kol kola girdiğiniz yoldaşlarınızın zırvaladıklarını duyunuz ve kendinize geliniz.

        Ey BMGK, Rumların itiraflarına kulak tıkarsınız? Kıbrıs sorununu bilmezsiniz? Rumların yaptıklarını Türkler yapsaydı bakalım neler yapardınız. Taraflı oldubitti kararlarınızla suçluların yerine suçsuzları cezalandırdınız. Türkler neden suçlu, Rumlar neden haklı? 3 aylık 186, 712 aydır sürüyor, tükürdünüz yalamazsınız? Savaşların, çözümsüzlüğün, Rum uzlaşmazlığının, yargısız infazla Türklerin izoleli kalmasının, adaletsizliğin, bölgedeki istikrarsızlığın, yaşanmış hem olası savaşların da sebebisiniz. 

         AB’den Bn Leyen-bay Borrell-diğerleri, Kıbrıs sorununa 1960’tan-1963 sonrası 11 yılda yaşananlara bakınız, gerçekler oradadır. Hukuk dışı 186 adaletsizliğine dayalı kararlarınızı-tutumunuzu gözden geçiriniz. Barışa, adil çözüme, bölge istikrarına yardımcı olun, takoz koyacağınıza. Kıbrıs Cumhuriyeti, darbecilerin işgalindedir sayenizde.

         Haklarımız ne hakla saldırgana verildi, sorunuz Sn Tatar.  Federalciler siz de sorunuz  Anavatanımıza saldıracağınıza. Suçluluğu kabullendiniz mi? 712 aydır sorun çözülemedi, cezalara devam mı? Hani nerede birlik-beraberlik-hürriyet-mücadele, teslim mi olalım? Yazıklar olsun.

          1960'tan memnun Türkler olarak Kıbrıs sorununun çıkması için ne yaptık? Ada genelinde Rumlara mı saldırdık, 103 köyden, devletten mi kovduk, ablukalar ambargolar mı koyduk, Anayasayı değiştirip Mecliste Türkiye’ye ilhak kararı mı aldık, okullarda okutup Camilerde vaaz mı verdik, Cumhurbaşkanlığına tanklarla mı saldırdık, Makarios’u öldürdük mü dedik, devleti mi işgal ettik? Kendimizi müdafaadan başka ne yaptık ey BMGK-AB? Rumların işgalindeki tanıdığınız KC Anayasasında 1964’ten beri Türkler yoktur, hep birlikte attınız. Huuuu neden sildiniz diyorum. Türkler neden suçlu-cezalı? Şarap bardağınıza tüküreyim soysuzlar. 

                                                                                                                                        Fikret  ŞANAL

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }