Birçok vatandaşımız, bazı özel okulların harçlarının aşırı zamlanmasından şikayetçi.
Gerçekten de bazı özel okulların zamlı harçları, her vatandaşın ödeyebileceği rakamlar değil…
Ancak mesele nedir biliyor musunuz? Eğer devlet okullarında tam gün eğitim olsa ve oralarda birçok yetersizlikler olmasa, aslında özel okullar bu kadar tartışılmazdı.
Eğer devlet okullarına gereken önem verilse, bütçesi özel okullara yetmeyen vatandaşlar, şartlarını zorlayıp, borçlanıp özel okula çocuğunu göndermeyecek, ortada da böyle bir sorun olmayacaktı.
Nasıl ki maddi gücü yeten en pahalı otomobile veya en lüks villaya sahip olabiliyor, maddi gücü yetmeyen de mütevazi bir müstakil ev veya apartman dairesi satın alabiliyor, özel okul da bundan çok farklı değildir.
Maddi gücü yeterli olan isterse çocuğunu özel okulda okutabiliyor. Hatta özel okullar da kendi içinde kalite ve fiyat farklılıkları gösteriyor.
Örneğin İngiliz öğretmenler tarafından verilen eğitim aldırmak, oradan çıktığında çocuğunun çok iyi İngilizce öğrenmesini isteyenler için, bu eğitimi veren ama ona göre ücreti de daha yüksek olan özel okullar var.
Paranıza göre tercih yaparsınız… Hatta bazı vatandaşlarımız Güney Kıbrıs’taki okullara bile gönderebiliyor çocuklarını…
Ancak ülkemizde devlet okulları hem tam gün değil hem de oralarda başka birçok yetersizlikle mücadele ediliyor. Örneğin birçok okul bakımsızlıktan dökülüyor.
İşte gördünüz; Türkiye’deki deprem felaketinden sonra birçok devlet okulu binasının felaket durumu gündeme geldi, aileler bazı okullara çocuklarını göndermedi.
Birçok ailede anne- baba saat 17.00’ye kadar çalışıyor, hatta daha uzun çalışanlar bile var.
Birçok ailenin o sürede çocuklarını bırakacak bir yerleri yoktur, devlet okullarında eğitim öğleye kadar olduğu için, o saatten sonra çocuğun ne olacağı sorunu var.
O nedenle aileler, borçlanır, şartlarını zorlar, başka ihtiyaçlarından keser ama çocuğunu tam gün eğitim veren özel okullara gönderir. Bu tercih değildir birçok aile için, zorunluluktur.
Bazı aileler ise, çocuklarının devlet okullarındaki sorunlara ve yetersizliklere maruz kalmaması için özel okulları tercih eder. Onlar da tercih değil, zorunluluk olarak görür bunu.
Yıllardır siyasi partilerin hedefleri arasında “tam gün eğitim” vardır, seçim bildirgelerinde yer alır ama hep sözde kalmıştır. Çünkü hiçbir zaman gerçek anlamda tam gün istenmemiştir.
Bırakın tam gün eğitimi, devlet okullarının başka ihtiyaçları, sorunları bile giderilmemiştir.
Okulların ihtiyaçları, okul aile birliklerinin çabasıyla karşılanabiliyor, tabii o okul aile birliği iyi çalışabiliyorsa…
Devlet okulları olumsuzluklar içinde kaderine terk edilince aileler, tüm şartları zorlayarak özel okullara gönderiyor çocuklarını. Her şeyin pahalı olduğunu gören, bilen aileler, özel okul harçlarının da artabileceğini hesap ediyor ve kendini ona göre hazırlıyor aslında.
Ancak son örneklerde de olduğu gibi 40 bin TL civarındaki bir harcın 100 bin TL civarlarına çıkması, her ailenin üstesinden gelebileceği bir durum değil doğal olarak.
Zaten zar zor okul harçlarını ödeyebilecek olan ailelerin yaptığı hiçbir hesap kitap o yüksek rakama yetmiyor. Çocuğunu özel okuldan alacak olan birçok vatandaşımız var.
Yani öyle bir noktaya geldik ki geliri orta karar olan, geçmişin orta direk denilen kesimi artık çocuklarını özel okullara gönderemiyor, hatta orta kararın birkaç basamak üzerinde olanlar da ödeme güçlüğü çekiyor çünkü ülkede hayatın kendisi zor, her şey pahalanmış durumda, para yetiştirmek zor…
Harçları ödeyemeyecek vatandaşlar hükümeti eleştirerek, diyor ki; “Hem ‘özel okulların harçlarına müdahale edemiyoruz’ diyorsunuz, hem de devlet okulları tam gün değil ve sorunlarla dolu. Peki biz ne yapacağız?” Evet, tam bir çaresizlik, birçok konuda olduğu gibi.
Bu arada tüm özel okullar aynı kalitede değil. Bazıları gerçekten çok iyi eğitim verirken, maalesef bazıları, “devlet okullarının tam gün olmamasını” fırsat bilerek, öğrenci çekme derdinde ve arzu edilen eğitimi de veremiyorlar. Adeta fırsatçılık yapılıyor.
Çocuğunu özel okula gönderip de evladının iyi İngilizce eğitimi alamadığını tespit ederek, ayrıca İngilizce dersi aldıran aileler var. Hatta başka derslerle ilgili de “özel derse” gönderenler olduğunu görüyoruz. Torbayla para ödeyip çocuğunu özel okula gönderecek, üzerine de özel ders aldıracaksın. Böyle bir eğitim düzeni, sistemi mi olur? Oluyor işte…
Kim bakacak, kim denetleyecek, devlet okullarını istenen seviyeye kim getirecek? Devlet okulu istenen hizmeti veremediği için birçok aile, 3 yaşından 18 yaşına kadar, üniversitede okuturcasına çocuğu için çok yüksek harçlar ödüyor. Buna bir de üniversite eğitimini ekleyin, bir aile ölene kadar harç ödüyor demektir.
Ha dediğim gibi, maddi gücü yerinde olanlar, ödeyebilenler için bir şey demiyorum, herkes özgürdür ama ekonomik krizler altında ezilen birçok vatandaş için bu yük artık kaldırılabilecek gibi değildir.
Bu durumu masaya yatırıp da çözüm üretilmesi gerekiyor ama bunu yapabilecek bir hükümet yapısı yoktur. Maalesef her zaman olduğu gibi vatandaşlar kaderiyle baş başa bırakılıyor.
Eğitim sistemimiz baştan aşağıya fiyasko, sorunlarla dolu… Gittikçe de daha kötü oluyor ama hangi soruna çare bulunabildi ki eğitime bulunacak?