Ne yazık ki son yıllarda bilgisayar ve oyun bağımlısı pek çok çocuk var ve ebeveyn ne yapacağını şaşırmış durumda. Aileler yasaklara, ödül-ceza yöntemlerine veya telkinlere başvurduklarında da bu işin içinden çıkamıyorlar. Çocukların ve gençlerin sosyal ve duygusal dengeleri; internet, cep telefonu, oyun yasakları karşısında bozuluyor. Ödül ve rüşvet verme arasında gidip gelen ebeveyn ise nihayetinde çocuğunun hayati önem olarak gördüğü bu zararlıları rüşvet olarak vermek zorunda kalıyor. En büyük ceza, çocuk ve gencin bu zararlılara karşı duyduğu yoksunluk duygusunun yarattığı ruhsal, ailevi, akademik ve sosyal sorunlar
Sosyal yaşamdan uzak, uyku ve beslenme sistemi sağlıklı olmayan ve zihinsel üretimde yavaşlayan çocuklarımız, bilimsel araştırmaların da odağında.
Ne yazık ki bilim adamlarından çok da iyi haberler gelmiyor.
Çocuk ve genç ruh sağlığında, bilgisayar, telefon ve oyun bağımlılığının yarattığı nahoş pek çok durum var, biliyoruz. Uyku bozulur, dikkat sorunları başlar, akademik başarı düşer, aile ile iletişim azalır…ve daha nice olumsuz sonuç dikkatimizde. Ancak bilim adamlarının son açıklamalarından birisi bizim “duygu körü, duygu sağırı” dediğimiz, “Aleksitimi” olarak anılan bir bozukluğun çocuk ve gençleri ciddi olarak tehdit ettiği yönündedir.
Aslında Aleksitimi bir hastalık değildir. Karakteristik bir özellik olarak gelişen, psikolojik bir fenomendir. Aleksitimik kişiler hislerini ve başkalarının hislerini anlama becerisinden yoksun görünürler. Yani, duygusal değişimleri fark edemediklerinden, yakınları ile bile empatik bağ kuramazlar. Kendi duygularını yorumlayamadıklarından, sorunsuz ve umarsız görünürler. Yakınlarından duygusal destek beklemezler ve göremezler. Sözcüklerle ilettiklerine duyguları, mimikleri, yüz ifadelerini karıştırmazlar. Başkalarının yüz ifadesinden üzgün, mutlu ya da korku içinde olduğunu ayırt edemezler. Yakınların kaybı gibi trajik olaylarda bile, üzüntü ve yas tutmayı başaramazlar, duyarsız kalırlar. Aslında sadece kendi duygularını bile tanımlayamayacak kör bir noktaya takılmış durumdadırlar. Duygularını fark etmeyi bırakın söze dökecek mecalleri bile kalmamıştır.
Bu çocuklar ödün vermez, katı ve kuralcı görünürler. Kişisel ilişkileri pamuk ipliğine bağlıdır ve sizin yasaklarınız, ödülleriniz veya rüşvetleriniz pamuk ipliğine bağlı sanal ortam ilişkilerine ulaşamayacak kadar güçsüz kalır.
Ne acı değil mi? Giderek yabancılaşan ama aslında canınızdan bir parça olan çocuğunuz bu tehdit altında. Çok ciddi bir kopukluk; çocuk ve gencin hem kendi bütünlüğünü hem de çevresi ile olan ilişkilerini kıskaç altına almış gibidir. Sizi anlamaz, kendini anlamaz ve anlaşılmadığına tepki olarak geliştirdiği; güvensizlik, öfke, isyan, çatışma gibi duyguların baskısı da ciddi bir tehdittir.
Duyguların küçücük bir kafese sıkışması, çocuk ve gencin olağanüstü durumlarda beklenmedik tepkiler vermesine neden olabilir. Ağlamaz belki ama kusar. Öfkelenirken, küfreder. Sevindiğinde nabzı hızlı atar. Anneye babaya bir şey olduğunda veya olacağından korktuklarında bedebnlerinde tuhaf ağrılar hissederler. Canları yanar ve ilaçlar fayda etmez.
Aleksitimi, insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip. Modern dünyanın teknolojik gelişimini durdurmak mümkün değil ve bunu isteyen bir otorite de yok görünüyor. Ancak bu gelişmenin karın ağrılarından biri Aleksitimi ve kim bilir sırada daha neler var. Aleksitimi söz konusu olduğunda eskiden geçmiş travmalara mercek tutardık şimdi karşımızda savaşamayacağımız kadar güçlü ve bizi yöneten makinalar var. Öyle ki çocuklarımız teknoloji bağımlılığı ile bu geçişi yaşıyorlar ve kaygılarla dolu bir duygusal yapıya kilitleniyorlar. Başkaları ile ilişkileri bozulduğu gibi kendilerinden de hoşnut olmuyorlar, sosyal akademik sorunlar yaşıyorlar.
En başta, eskiden beri konuştuklarımızı uygulamaya devam etmeliyiz. Çocuğumuz dünyaya gelir gelmez hem de.
Oyun çocuğu asla ödül veya ceza veya rüşvet olarak sunulmamalıdır.
Çocuk ve gencin odasında teknolojik aygıt olmamalıdır. Gerekirse evin bir köşesi çalışma odası gibi düzenlenip aile kullanımına açık olmalıdır.
Pahalı telefonları, tablet veya bilgisayarları almaktan vaz geçin. Sadece çocuğunuz için değil kendiniz için de bir iyileştirme yapın. Bunlar değerinizi artırmıyor aksine azaltıyor.
Ve sevgili dostlar, çocuk ve ergen o sanal dünyada ne yapıyor, kimlerle görüşüyor, hangi oyunları izliyor?
Bilmeli, denetlemelisiniz. O konuşmaya başlamadan sanal dünyayı telefondan tıklamayı öğrendi. Ona yetişmeli hatta denetleyebilmek için daha iyi bilmelisiniz.
Zor, biliyorum ama çocuklarınız buna değer.