Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, şiddeti normalleştirmeye çalışan, toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçe sayan her türlü zihniyete karşı her platformda mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Baybars, ülkede dışlayıcı, suçlayıcı, ötekileştirici ve nefret dili söylemlerinin azalması gerekirken artarak devam ettiğini belirtti. Baybars, hükümetin, nefret dilini terk edecek adımlar atması, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politikalar ortaya koyması gerekirken toplumun tüm kesimlerinin tepki gösterdiği Din işleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın hakkında hâlâ adım atmamasının toplumda ciddi rahatsızlık yarattığını kaydetti. Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars’ın açıklaması şu şekilde: “Kadınlar şiddete uğruyor, tecavüze uğruyor, öldürülüyor, çocuklar istismara uğruyor. Ve gün geçtikçe ülkemizde şiddet başlıca konulardan biri oluyor, insanları kaba kuvvete, şiddete yönelten, dışlayıcı, suçlayıcı, ötekileştirici nefret dili söylemleri azalması gerekirken artarak devam ediyor. Hükümetin, nefret dilini terk edecek adımlar atması, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için politikalar ortaya koyması lazımken bunları yapmak yerine toplumun tüm kesimlerinin tepkisini koyduğu Ahmet Ünsal’ın kadın haklarına aykırı sözleri, istismara yol açan söylemleri için bile hala gerekeni yapmaması toplumda ciddi rahatsızlık yaratmaya devam ediyor. Şiddeti normalleştirmeye çalışan, toplumsal cinsiyet eşitliğini hiçe sayan her türlü zihniyete karşı her platformda mücadele etmek için çalışmalıyız. Sadece yasalarla tedbir almak cinayetleri, şiddeti, istismarı önlemeye yetmez. Hükümetin eşitliği reddeden, kadına ikinci sınıf vatandaş derecesine indiren eylem ve söylemlerden kaçınmaları, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün müfredat programlarında, toplumsal cinsiyet eşitliğini küçük yaşlardan öğretecek, kadın hakları ve özgürlüğü konusunu işleyecek her türlü ayrımcılığa karşı duracak, yasal hak ve özgürlükler konusunda farkındalık yaratacak eğitim vermesi gerekmektedir. Din İşleri Başkanlığı, kadını ikinci sınıf vatandaş gösterecek, erkek egemenliğine hapsedecek söylemleri terk etmeli kadın hakları ve özgürlüğüne saygı duymalıdır. Poliste kurulan şiddet önleme birimi, sürekli özel eğitime tabi tutulmalı, kadına yönelik tehdit ve şiddete ilişkin, çocuk isismarına ilişkin özel ihtisas birimleri oluşturulup güçlendirilmelidir. Hükümetin, TOCED’e dair yıllardır bekleyen kadroları artık doldurulmalı, mekanizmalar aktif hale getirilmeli, şiddeti önleyici politikalar hayata geçmeli, kadınlar için özel olarak güvenlik ağı oluşturulmalı, sığınma evleri belediyelerle birlikte desteklenmeli, çocuk izlem merkezleri ile hizmetler yaygın verilmelidir. Yazılı, görsel ve sosyal medya, kadına yönelik şiddeti özendiren, kadınlara dair işlenen suçlara gerekçe olabilecek dil kullanarak haber yapmaktan vazgeçmeli, etik değerlerle hareket etmeli, topluma bu konuda yol göstermelidir. Bu konuda toplum olarak birlikte mücadele etmeli, başarıya hep birlikte ulaşabileceğimizi unutmamalıyız. Kadın hakları ve özgürlüğü sorunu bir insan hakları sorunudur, çağdaşlaşma sorunudur. Bu nedenle ülkemizde temel hak ve özgürlükleri koruyan, laikliğe önem veren çağdaş bir hukuk devleti oluşturmak için mücadelemiz yükseltilerek sürmelidir ve sürecektir.”