Tutuklanan her kişiyle birlikte ortaya çıkanlar ya da saçılanlar, “sahte diploma” soruşturmasının mutlaka ileri götürülmesi gerektiğini gösteriyor bize.
Ülkenin nasıl çürüme, nasıl bir zihinsel yıkıntı, nasıl bir ahlaki çöküntü içinde olduğunu Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki skandalla görebilmek mümkün.
Bir günde verilen sahte diplomalar, işleri olsun diye rüşvet vermeler, naylon faturalar, hesaba haksız para geçirmeler falan, günlerdir bunları dinliyoruz, mahkemeye çıkarılan kişilerle ilgili.
Bir kadına bir günde hemşirelik diploması verilmesiyle ilgili şoka girdik.
İnsan sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren konuda nasıl böyle bir şey yaptıklarına hayret ettik, öfke duyduk.
Ancak gözden kaçmaması gereken bir şey var; bu usulsüzlükler, bu sahtecilik devletin içine kadar sirayet etti.
Üst düzey kamu görevlilerinden tutun da polislere, askerlere kadar uzanan bir çürüme.
Aslında üniversite ile ilgili olay mahkemede gündeme gelirken, yan meseleleri de duyuyoruz.
Sahte diploma soruşturması çerçevesinde tutuklanan bir kişinin İçişleri Bakanlığı’nda sekreter olarak çalıştığını geçen günkü haberden okumuştunuz.
Zanlı bugün yeniden mahkemeye çıkarıldı ve polis, kadının evinde ıslak imzalı gizli belgeler bulunduğunu söyledi.
Evet bu zanlı şahıs, sınır dışlar/ ihraçlar ve vatandaşlıklarla ilgili “gizli” ibareli belgeleri alıp evine götürmüş.
Bir sekreter gizli belgeleri neden alıp evine götürsün ki?
O kadar basit mi ki İçişleri Bakanlığı’ndan belgeleri çıkarıp eve götürmek?
Gizli belgeler bir sekreterin evine giderse gizliliği mi kalır?
Zanlının avukatının söylediğine göre, önceki İçişleri Bakanı görevden alınınca zanlı da bir günde görevden alınmış.
Görevden alınan kadın, odasını apar topar topladığı için, belgeleri de aceleyle toplayıp eve götürmüş…
Resmi belgeler zanlının şahsi eşyalarının arasına karıştığı için eve gitmiş.
Görevden alınan kadının bir odası olmadığı için bazı günler işe gitmiyormuş.
Sahte diploma olayına bakarken devlet daireleri ve kurumlarında neler olduğunu da görmüş oluyoruz.
Bir bakan gitmiş, başka bir bakan gelmiş, ikisi de aynı partiden ama gelen bakan “bu sekreterle çalışmam” demiş…
“Hade toplan bakalım, bu odada başkası oturacak” demişler, o da apar topar toplanmış ama işe bakın ki bir odası bile yokmuş bu eski sekreterin, kalakalmış orta yerde.
Odası olmadığı için de işe gidemiyormuş…
Oh oh ne güzel, gözünüz devlet görsün, düzen görsün…
Kadın apar topar odadan ayrılırken işe bakın ki ıslak imzalı, “gizli” ibareli belgeleri de yanlışlıkla alıp evine gitmiş…
Yanlış anlamayın, bir şeyleri gizlemek, birilerini korumak, bir şeyleri koz olarak kullanmak ya da başkalarının işini baltalamak için almış değil onları, tamamen bir yanlışlık…
Bakın zanlının sahte diploma aldığını bile unutuyorduk az kalsın, neleri konuşuyoruz.
Devlet daireleri ve kurumlarında bakın neler oluyor neler?
Görevden alınmış da odası yokmuş da işe gidemiyormuş…
Bir özel sektör kuruluşunda böyle bir şey olabilir mi acaba?
Kesinlikle olamaz ama devlet dairesinde, bakanlıkta olur…
Ciddiyetsizliğe bakın siz…
Kamuda onlarca insanın işe gitmeden maaş aldığı ama korunduğu söyleniyor ya alın siz bir örnek.
Yanlışlıkla gizli belgeleri evine götürmüş…
O kadar basit yani… Bir sekreter ıslak imzalı, gizli belgeleri evine götürebiliyor…
Peki bakanlıkta o belgeler arandığında ne oluyor mesela?
Mademki aralarında “sınır dışı edilecek” kişilerle ilgili belge de var, bu belgeler olmayınca o kişiler sınır dışı edilemiyor mu yani?
Merak ediyorum, bakan sekreterleri, bakan kadar nüfuzlu mu?
Ancak yeni bakan gelince değeri bir anda kayboluyor mu, ona gireceği bir oda, oturacağı bir sandalye verilmiyor mu?
Odası olmadığı için eve gitmek ve işe gelmemek bir ceza mı yoksa ödül mü?
İşte kamunun getirildiği nokta bu; tam bir iflas…
Sahte diploma soruşturması devam etsin, çürümenin emareleri olarak bakalım daha neler göreceğiz?