Kıbrıs

Bağımsızlık Yolu Milletvekili adayı Umut Ersoy, seçim sürecini değerlendirdi

Abone Ol

 Bağımsızlık Yolu Milletvekili adayı Umut Ersoy, KSP TV’de yayımlanan Çare Sosyalizm programına katılarak seçim sürecini değerlendirdi.

Umut Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun sol siyaseti yeniden hatırlatmak amacında olduğunu belirterek, 90’lı yıllardan itibaren Kıbrıs’ın kuzeyindeki sol siyasetin Kıbrıs sorunu üzerinden tanımlanmaya başlandığını belirtti.  Ersoy, solu tanımlarken, sermaye ve emek arasındaki uzlaşmaz çelişkide, emeğin tarafını tutan ilerici politikalara sol denildiğini aktardı.

Ersoy, propaganda döneminde Bağımsızlık Yolu’nun diğer rejim partilerinin aksine rejimi ifşa ederek farkını ortaya koyduğunu belirti.

Ersoy, rejim partilerinin bugüne kadar ortaya koyduğu emekçi halkın yararına olmayan politikalarının beceriksizlikten kaynaklanmadığını bilinçli tercihleri olduğuna değindi. Tercihlerini sermayeden yana kullanıyorlar diyen Ersoy, hükümetlerin iktidar olmadığını, iktidarın Ankara egemenleri ve sermaye olduğunu söyledi.

Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, enerjide ve çalışma hayatında iktidarın sermaye kesimine ait olduğunu yineleyen Ersoy, Ankara’nın da dayatma protokolleriyle birlikte ekonomik, sosyal ve siyasal alanda iktidarı elinde bulundurduğunu vurguladı. Sermayenin protokolleri alkışladığını hatırlatan Ersoy, protokollerin toplum mühendisliğine yol açtığını, böylelikle belirli bir kesimin zenginliğine zenginlik kattığını aktardı.

"Vaat değil mücadele sözü veriyoruz"

Bağımsızlık Yolu’nun bir diğer farkının vaat vermiyor olması olduğuna değinen Ersoy, mücadele sözü verdiklerini, ellerine yetki geçtiğinde, bu yetkiyi iktidar odaklarına muhalefet etmek için kullanacaklarını anlattı. Engel olanları da ister Ankara olsun ister sermaye halka ifşa edecek halkı mücadeleye dahil edeceklerini belirtti.

Emekçilerin yapacağı siyasetin, rejim partilerinin yaptığı

siyasetten farklı olacağını anlatmaya çalışıyoruz"

Bağımsızlık Yolu’nun, emekçilerin yapacağı siyasetin, rejim siyasetinden farklı olacağını anlatmaya çalıştığını söyleyen Ersoy, emekçiler kendi çıkarları üzerinden siyaset yapmaya başlarlarsa sınıf bilincinin yükselmeye başlayacağını belirtti.

Rejim partilerinin sermaye ile uzlaşma içinde olduğunu, Bağımsızlık Yolu ise sermaye ile emekçinin çıkarlarının ters olduğunu vurguladığını anlattı.

Bağımsızlık Yolu’nun “Ankara elini yakamızdan çek” dediğini de hatırlatan Ersoy, mecliste bulunan kendine sol diyen rejim partisinin ise uzlaşmacı tavır sergilediğini ancak dayatma ile uzlaşılamayacağını ifade etti.

Ersoy, KKTC’nin tanınmasının veya ilhak edilmesinin söz konusu olamayacağını belirtti.

"Meclisteki patronlara karşı emekçi temsilci"

Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun seçime girme kararına, Ali Başman’ın aday olmasının etkili olduğunu söyledi. Patronların bizzat meclise girerek kendi işlerini kendileri görecek noktaya geldiğini belirten Ersoy, Bağımsızlık Yolu’nun patronların karşısına emekçinin siyasetini savunacak bir emekçi temsilcisi çıkarmak için seçime girme kararı aldığını vurguladı.

"Soldaki esas sıkıntı kitlelerin örgütsüz olması"

Ersoy, solda birlik konusunun gündemde tutulmaya çalışıldığını, birleşilirse bütün sorunların bir anda çözüleceği gibi bir algının yaratıldığını söyledi. Sol olma kriterinin sadece Kıbrıs’ta barış ve federasyon istemek olduğunu sanıyorlar diyen Ersoy, amaçlarının koltuk kapma olduğunu, koltuk hesabı üzerinden gidersek de rejimin bizlere şekil vermeye başlayacağını belirtti. KSP’nin Bağımsızlık Yolu’na verdiği desteği solda birlik adına örnek gösterebiliriz diyen Ersoy, KSP’nin Bağımsızlık Yolu ile ortaklaştığı ve eleştirel yaklaştığı konuları belirlediğini, bu yaklaşımın değerli ve yapıcı olduğunu anlattı.

Solda birleşme olursa sandıktan çıkılacağını ancak bunun da bir gerçeği gizleyeceğini söyleyen Ersoy, esas sıkıntının kitlelerin örgütsüz olması olduğunu kaydetti. Solda birlik çağrılarının bu gerçeği gizleme çağrısı olduğunu vurgulayan Ersoy, emekçilerin yalnız, yılgın, hareketsiz kitleler yığınına dönüştürüldüğünü aktardı. Ersoy, çözüm küçük partilerin bir araya gelebilmesi değil, geniş kitlelerin örgütlenmesinin yöntemlerinin bulunmasıdır. Özel sektörde sendika, gençlik hareketi, sanat alanında mücadele ve örgütlenmek bu aşamada çok önemli açıklamasını yaptı.

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }