Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Mine Atlı, Kıbrıs kültürünü ve kimliğini yavaş yavaş yok etme derdinde olan bir iktidar olduğunu söyledi.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Atlı, “Bizi Türkiye sevgisi ile Kıbrıs sevgisi arasında bir tercih yapmak zorunda bırakan bu pis zihniyeti reddediyorum” dedi.
Atlı’nın paylaşımı şu şekilde:
“Yıllarca Türk Okullarında folklor oynadım, şiirler okudum.
Bir Türk Bayrağı, bir de KKTC Bayrağı altında, ülkemden binlerce kilometre uzakta gururla kimliğimi yaşadım.
Soran olursa ‘Kıbrıslı Türk’ sözcüklerini dolu dolu, gururla söyler, her iki sözcüğe de ait hissederdim.
Uluslararası Spor Müsabakalarında Türkiye Bayrağını belime bağlayıp Londra sokaklarında yürümeyi marifet bilirdim.
Gün oldu o çok özlediğim memleketime geri döndüm. Bir baktım ki yıllarca gurur duyduğum o Kıbrıslı Türk kimliğimdeki ‘Kıbrıslılık’ tehdit altında. Hem de kimdi bu tehdidi oluşturan? Yıllarca öğretilen ‘düşman’ olmadıĝı kesindi.
Biz güvenlik tehdidi oluşturduğumuz iddia edilen ülkenin Milli takımını nefesimizi tutarak izledik. Bunu yaparken kendi sporcularımızın şampiyonluklarına kayıtsız kaldık.
Birkaç gün önce kitaplarda Sosyal bilgiler 5. sınıf kitabına koydukları Kıbrıs oyunu resmi olarak Artvin oyunu resmine takıldı aklım.
8 yıllık folklor hayatım geçti gözümün önünden, keman sesini duyduğumuz an hissettiğimiz heyecan...
Rahatsızım kaç gündür. Bizim olanı, kendi kimliğimizi, yavaş yavaş yok etme derdinde bir iktidar ve bir anlayış var. Biz ise, o iktidarın bu karanlık anlayışına karşı olan mücadelemizde bile onun olanı bizim gibi sahipleniyoruz.
Bizi Türkiye sevgisi ile Kıbrıs sevgisi arasında bir tercih yapmak zorunda bırakan bu pis zihniyeti reddediyorum.
Biz onların şampiyonlarını kutlarken bizim şampiyonlarımızı enkazları altından toplamak zorunda olmamızın isyanını iliklerime kadar hissediyorum.
Bunları söylerken ‘kavgacılık’ ve ‘ayrıştırıcılık’la suçlanmaktan nefret ediyorum.
Kimliğimiz, kültürümüz, kişiliğimiz ve geleceğimizi bizden çalmaya çalışanları, onlara kuklalık yapanları ve sessiz kalanları kınıyorum.
Sadece kınayabilmenin çaresizliği ile de kahroluyorum.
Not: Hazel Orac’ı tebrik eder kutlarım. Keşke Ebrarı sevdiğimiz kadar onu da sevebilseydik.”