UBP milletvekili İzlem Gürçağ Altuğra BRT’de 14. SAAT programına katılarak siyasi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İşte İzlem Gürçağ Altuğra’nın söylediklerinden öne çıkan bazı başlıklar…
“Halkın hakkını savunmak için bizi Meclis’e gönderdiler. Ve ben bu bilinçle çalışıyorum. Meclis oturumlarına katılıyorum. Asli görevimi yerine getiriyorum. Tabi ki sağlık sistemini de yakından takip ediyorum. Üzerimize düşen her ne görev var ise layıkıyla yapamaya çalışıyorum”
“Halkın tek beklentisi var. Aynı zamanda da siyasinin de asli görevidir. Halkın rehaf seviyesinin yukarılara çekileceği bir yönetim şekli. Halk bundan dolayı mutlu değildir. Memnun değildir. Bunu söylerken öz eleştiri yaparak da söyleyebilmeliyiz. Bu özgüvenimiz olmalıdır. Çemberin etrafında dönercesine kaçamak cevaplar değildir.Halkın hakikaten ihtiyacının ne olduğu, siteminin ne olduğu bilinciyle bizlerin hareket etme zorunluluğumuz vardır. Çünkü halk bizi bunları çözelim , yerine getirelim diye Meclis’e göndermiştir. Şuanda halkın memnun olmadığını zaten benim söylememle değil herkes her yerden duyuyor. Halk memnun değildir. Halkın alım gücü iyice aşağılara düşmüştür….”.
“İSTİHDAM LİYAKATA DAYALI DEĞİL. İNSANLAR MUTSUZ”
“Ülkede İstihdam sorunları vardır. Çok büyük bir sıkıntıdır.İstihdam sorunu. Çocuğumu işe yerleştirmek istiyorum ekmeğini kazansın diye insanlar ciddi şekilde bizlere talepte bulunuyorlar. Haklı olarak. Ve ailelerde çocuklarını yetiştirirken üniversite okusunlar ellerinde altın bir bileziği, meslek sahibi olsun diye deyim yerinde ise dişinden tırnağından keserek çocuklarını okutuyorlar. Ülkelerine geldiği zaman çocukları liyakata dayalı yapılacak olan istihdamlarla bir devlet dairesine yerleşsin. Sınavda göstereceği başarı ile yerleşsin. Ve hayatını kurtarsın umudu ile, ümidi ile çalışıyor çocuklarımız. Ailelerimiz de bunun için emek veriyor.Bizim ülkemizde durum böyle değildir. Böyle olmadığı için insanlar mutsuzdur”…
“HANGİ KRİTERE GÖRE GİT DE BAŞLA İŞE ! ”
“İstihdamların Kamu Hizmeti Komisyonu’nun uygulayacağı sınavlar doğrultusunda yapılması gerekliliği açık ve nettir. Bu şekilde de oluyor. Geçici işçi, mevsimlik işçi, sözleşmesli bunların da yasaya göre istihdam edilmesi belki uygun olabilir. Ancak bu suistimal edilmeyecek şekilde olmalıdır….Mesleki diploma zorunluluğu da gerektiren hizmet alanlarına Kamu Hizmeti Komisyonu sınavından kadrolu almak zorundayız. Bizim bugün yüzlerce kadrosuz geçici işçi, sözleşmeli veya mevsimlik işçi statüsünde çalışanımız vardır….Bu siyasilerin sorumluluğudur.İşe alırken siz insanları oy uğruna almayacaksınız.Liyakata dayalı işe alacaksınız.Bu da Kamu Hizmeti Komisyonu’nun ilan ettiği sınavlarla yapılacak. Liyakata dayalı sınavlarla yapılacak. Çok kısa bir süre sonra biz devlet dairelerimizde müdür, amir gibi konumlarda görev yapacak insanları bulamayacağız. Çünkü yavaş yavaş artık kadrolu memurlarımız emekli olmaya başladı. Bizim istihdam etme şeklimiz geçici işçi, git de başla işe. Hangi kritere göre? Nereye göre? Herkesin ekmeğe ihtiyacı vardır. Sonuna kadar destekliyorum. Ancak istihdam etmenin de bir usulü vardır”.
“KAYBEDEREK, YENİLEREK YADA GRAFİĞİNİZ DİBE VURARAK SİYASETTEN AYRILIRSANIZ HATIRLANMANIZ DA ZOR OLUR”
“Siyasetin de bir sonu vardır. Ölümsüz değildir. İnsan ömrü bir gün biter. Siyaset mi bitmeyecek. Ama siyaseti de bırakmasını bilecek insanlar. Çünkü hasta adam olmadan siz oradan giderseniz her zaman iyi anılırsınız. Kaybederek, yenilerek yada grafiğiniz dibe vurarak siyasetten ayrılırsanız hatırlanmanız da daha zor olur. O yüzden zirvedeyken siyaseti bırakmak en doğrusudur. Bu benim görüşüm. Bizden sonra gelecek olan kaliteli yeni nesillerimizin de umutlarını kaybetmeden aktif siyasete girmelerini ben istiyorum”.
“BU MEMLEKETİN NE KADAR BİZİM ? BİLMİYORUM”
“Bu memleket bizim. Ne kadarı bizim bilmiyorum çünkü topraklarımız artık 3. Ülkelere satıldığı için bunun da ciddi bir hüznü içerisindeyim. Elimden geldiğince mücadelemi veriyorum. Toprak satarken aslında ülkemizi satıyoruz diyorum.Bunu hükümetteki bir devlet politikası haline getirerek bu satışın da belli bir kriteri olması gerekir…Toprağını satan memleketini sattı demektir”.
“ÇOCUKLAR İÇİN NASIL BİR GELECEK HAZIRLADIK?”
“Herşey devlet politikasının elindedir. Siyasilerin elindedir. Biz ülkemizi gerçekten seviyorsak ülkemizi doğru yönetmek adına gereğini yapmak zorundayız. Gerçekten gençlerimizin kendi ülkemize dönmelerini istiyorsak, beyin göçünün olmamasını kalben istiyorsak gereğini yaparız. Sadece çocuklar gününde çocuklarımız bizim gençlerimiz deyip de çocuklarla fotoğraf paylaşmakla sınırlı kalamayız. Biz o çocuklar için nasıl bir gelecek hazırladık. Onu bir açıklamak gerekir”.
“BEN SORUYORUM…SÖYLEDİKLERİM YANLIŞ MIDIR? BANA CEVABINI VERİN”
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali olabilir parti içi muhalefet. Peki ben soruyorum! Her kesime soruyorum. Benim şuanda söylediklerim veya zaman zaman çeşitli mekanlarda söylediklerim yanlış mıdır? Haksız mıyım? Siz bana bunun cevabını verin. Eğer bu söylediklerimde bir hata var ise bir haksızlık varsa o zaman lütfen beni düzeltiniz. Ben düzeltmeye açığım. Ben eleştiriye de açığım. Yanlış yapıyorsam kendimi derhal düzeltirim de. Çünkü ben görev bilinciyle çalışan biriyim. Aldığımız oyları hak etme zorunluluğumuz vardır. Çalışmak için aldık”….
“BEKLENTİM HUKUK KURALLARINA UYMAK”
“Benim beklentim hukuk kurallarına uymaktır. Hukuk devleti isem ben ki öyle olduğumuza inanıyorum. Öyleyiz de. Hukukun emrettiği kurallara uyarsak memleketimiz ihya olur. Başka birşeye ihtiyacımız yok bizim…Ülkemizde çoğu şey hatır gönül ile gider. Bu da moral bozar. İnsanların umudunu kırar….İşleyiş bu olmamalı. İşleyiş kuralına göre olmalı…. En basiti istihdam. Daha fazla öteye gitmeye gerek yok. İşe girmek istiyor musun? Evet. Yeterlilik sınavını geçeceksin. Liyakata göre istihdam edildiğinde üretkenliğin çok daha kaliteli olur. Gelen vatandaşa davranış biçimin çok daha asil olur.Bunlar işte çok önemlidir”.