Kıbrıs

Acılı baba: Çocuklarımız, umutlarımız ve hayallerimiz o kum yığını içinde gömüldüler…

Abone Ol

İsias dava duruşmalarının ikinci gününde müşteki beyanlarının dinlenmesine başlandı.

Duruşmada ilk olarak Doruk Akın  ve Alp Akın’ın babası Osman Akın dinlendi. Akın, sanıkların tüümünden şilayetçi olduğunu belirtti.

KKTC’de öğretmen olduğunu dile getiren Akın, Adıyaman’a gelişte organizatörlerden biri olduğunu söyledi.

“Can parçalarımız Kıbrıs’ta şampiyon olduktan sonra Adıyaman’daki şampiyonaya katılmak için süreç başlattık” diyen Akın, güvenli olarak gördükleri Grand İsias Otel’i ayarladıklarını belirtti.

İsias çalışanlarından Cuma Tufan’ın kendisinden patronuun içtiği sigarayı alıp alamayacağını sorduğunu belirten Akın, daha sonra Efe Bozkurt tarafından hesabına 2 bin TL’lik para gönderildiğini söyledi.

3 Şubat’ta  KKTC’den ayrılarak Adıyaman’da İsias Otel’e geldiklerini ifade eden Akın, Adıyaman Belediye Başkanı’nın kendilerini karşıladıklarını kaydetti.

Akın, “Daha sonra ben, Ali öğretmen ve İbrahim beyle otel müdürünün odasına gittik” diyerek yanlarına bir beyefendinin geldiğini, Cuma Tufan’ın kendisine söz konusu kişinin patronları Mehmet Fatih Bozkurt olduğunu söylediğini ifade etti.

Daha sonra Kıbrıs’tan aldığı sigaraları Mehmet Fatih Bozkurt’a teslim ettiğini belirten Akın, “Biz Kıbrıs’tan gelirken 39 kişilik kafiyeyle geldik. Kafileyle birlikte ben de vardım. Bizimle birlikte Canbulat Lisesi’nden gelen 16 kişilik kafile de gelmişti. Allaha şükür otelde yer olmadığı için onlar başka yere yerleştirildiler” diye konuştu.

“2 aslan parçamı son kez gördüm”

5 Şubat’ta Adıyaman’dan ayrılarak Kahramanmaraş’a gittiğini ifade eden Akın, şöyle devam etti:

“Odadan ayrolmadan önce 2 aslan parçamı, çocuklarımı son kez gördüm ve Maraş’a gittim. Belki otelde kalsaydım  ben de olmayacaktım. Maraş’ta öğretmenevinde kaldım. Depreme orada yakalandık. Büyük bir depremdi ama yıkılmayan bir binanın içince kalmışım.

Ben Adıyaman’da deprem olduğunu eşimin mesajıyla öğrendim. Eşim ‘Adıyaman kötü, İsias yıkıldı’ dedi, dünyam yıkıldı… Daha sonra ‘otel tamamdır’ denildi, Doruk çıktı dediler, Alp’im neredeydi? İletişim sıfır… O kadar kaos bir ortam vardı… Adıyaman’dan hiçvvir haber yoktu. Ben daha sonra sayn büyükelçimizle Adıyaman’a hareket ettim. Adıyaman’a giderken felaketin büyüklüğünü daha iyi gördüm. Ben Adıyaman’daki depremi de, 1999 Gölcük depremini de yaşadık… Adıyaman’a gelirken birçok yıkım gördüm. Acaba çocuklarım tamam mı? bilmiyordum. Ben Adıyaman’a, İsias’a vardığımda gördüğüm manzara sadece bir kum yığınıydı… Otelde 72 can gitmiş… Öldü lafını kullanamıyorum. Duymak da istemiyorum. 11 ve 14 yaş arasındaki çocuklarımız, umutlarımız ve hayallerimiz o kum yığını içinde gömüldüler… Biz yine de umutla çocuklarımıza ulaşmayı bekledik. En son çocuklarımıza büsbütün ulaşmak istedik. Bu ne demek anlıyor musunuz?... Beton sağlam bir maddedir. Siz kolonları elinizle ufalayabilir misiniz? Biz çocuklarımızı kurtarmak için ailelerle birlikte enkazı ellerimizle kazdık…”

Adalete güvendiklerini belirten Akın, “maddi bir gerçeğin” olduğunu söyledi. Akın, “O maddi gerçek çocuklarımızın tabuta konulmasıdır. Biz neye yanalım? Çocuklarımızı yitirdiğimize mi yanalım yoksa adaletin tecelli etmesine mi...” dedi.

Akın, şöyle devam etti:

“Biz adalete güveniyoruz. Can parçalarımızı ahlaksızca alan zihniyetin en büyük cezayı almasını ümit ediyoruz. Sanıkların tümünden de şikayetçiyim”

{ "vars": { "account": "G-4YY0F4F3S9" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } } { "vars": { "account": "G-1E4JSD5JXZ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }