Diyor Ana muhalefetin sayın başkanı, ya iki ortaktan biri diğerinin yarım hakkını zorla işgal edip 1960’ın bütününe çöreklenebiliyor hem 61 yıldan beri de tepe tepe kullanabiliyor da oluyor da, mağdur ortak neden kendi yarım hakkını kullanmaktan men ediliyor sayın Başkan? Hangisi daha adaletlidir, bir ortağın bütüne sahip olması mı, yoksa iki ortağın birer yarıma sahip olması mı?
Benim gördüğüm, sayın başkan eleştiri yaparken deveyi hörkücüyle yutan ortağı değil de, kendi yarı hakkını geri alıp kullanmak isteyen masum ortağı suçluyor hep. Ve bu 1960 devletinin bütününü ortaklardan birine güya üç aylığına 186 sayılı hukuk dışı kararla teslim eden ve sorunu bu sürede halledeceğini taahhüt etmesine rağmen kararın çözümsüzlüğün sebebi olduğunu bildiği halde kararı sürekli uzatarak ve çözümsüzlüğü de körükleyerek 60 yıl 7 ay gibi çok uzun zamana yayan ve hala çözümsüzlüğün devamına sebep olan BMGK’ne hala güvenilmesidir. Kronik hale gelen bu sorunun sorumlusu olan taraf ne yazık ki bu karar sayesinde haklı pozisyonuna bürünmüş, büründürülmüştür. Diğer masum ve mağdur taraf ise yargısız infazla yıllardır suçlu durumunda tutulmuş ve hala tutulmaktadır. Ve bu gerçeklere rağmen sayın başkanın deveyi hörküçüyle yutanlara ve yutturanlara nedense tepki göstermemesi enteresandır.
Sayın Parti Başkanı ve diğer yetkililerin, 186 sayılı karara, kararı verenlere ve kararı uzatanlara, suçlu tarafa neden ortaklık Cumhuriyetinin teslim edildiğine, BM çözüm planlarını her defasında suçlu darbeci tarafın reddetmesine rağmen neden korunup kollandıklarına ve masum tarafın da neden ambargo izolasyonlarla dünyadan tecrit edildiğine dair bu güne kadar herhangi bir eleştiride bulunduklarına tanık olmadım, tam aksine BM’nin haksız kararlarına ve tutumlarına harfiyen biat edip savunduklarına tanık olmaktayız ne yazık ki.
1960’tan iki devlet çıkmazsa, ortağının haklarını İŞGAL eden DARBECİDEN de bir KIBRIS CUMHURİYETİ DEVLETİ HİÇ ÇIKMAZ, sayın Başkan.